Kıskançlıktan kıskanan dahil kimse hoşlanmaz. Buna rağmen kıskançlık hemen hemen herkesin deneyimleyeceği kaçınılmaz bir duygudur. Kıskançlıkla ilgili sorun zaman zaman ortaya çıkması değil, kontrol edilmediği zaman insana yaptıklarıdır.
Kıskançlığın seni alt etmesine izin verdiğin zaman yaşattıklarını deneyimlemek korkutucu olabilir. Bu nedenle kıskanç duygularımızın gerçekte nereden geldiğini anlamak ve kıskançlıkla sağlıklı ve kolay uygulanabilir yollarla nasıl başa çıkılacağını öğrenmek önemlidir.
Neden kıskanç oluruz?
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde çalışmalar kıskançlığın artmasının düşük benlik saygısı ile ilişkili olduğunu göstermiştir. PsychAlive‘ın Dr. Lisa Firestone’dan aktardığı gibi, geçmişten gelen utanç şu anda kıskançlık ve güvensiz hissetme derecemizi büyük ölçüde etkileyebilecektir.
Eleştirel iç ses olumsuz bir kendi kendine konuşma biçimidir. Yıkıcı düşünceleri ve duyguları sürdürerek bizi çoğu zaman başkalarını büyük bir incelemeyle karşılaştırmaya, değerlendirmeye ve yargılamaya sevk eder. Kıskançlıkla başa çıkmayı öğrenmenin önemli olmasının sebebi budur.
Eleştirel iç ses, zihnimizi eleştirel ve şüpheli yorumlarla doldurarak kıskançlık duygularımızı körükleyebilir. Aslında, eleştirel iç sesimizin durumumuz hakkında bize söylediği şeyle baş etmek, genellikle durumun kendisinden çok daha zordur.
Bu iç düşmanın kıskançlık konusundaki olumsuz duygularımızı nasıl beslediğini göstermek için romantik kıskançlık ve rekabetçi kıskançlık şeklinde iki farklı kıskançlık türüne daha yakından bakmak gerekir. Genelde bunlar örtüşürler ama onları ayrı ayrı düşünmek daha doğrudur.
Romantik kıskançlık
İnsanlar aşırı kıskanç olmadıklarında ilişkilerinin daha pürüzsüz hale geldiği temel bir gerçekliktir. Kıskançlık duygularımıza ne kadar hakim olursak durumumuz bir o kadar iyi olur. Kıskançlığımızın çoğu zaman kendimizde yer alan güvensizlikten kaynaklanır.
Bu duyguyla kendimiz başa çıkamazsak, koşullar ne olursa olsun herhangi bir ilişkide kıskançlık, güvensizlik ve inançsızlık duygularının kurbanı olma ihtimalimiz çok yüksektir. Kendimizle ilgili olan bu olumsuz duygular hayatımızın çok erken dönem deneyimlerinden kaynaklanır.
Genel olarak bizler sık sık ebeveynlerimizin veya bize bakan kişilerin kendilerine karşı duydukları duyguları üstleniriz. Örneğin, çocukken sık sık bir kenara atıldığını hissedersen, sevgilinin seni görmezden geldiğini algılama olasılığın çok daha yüksektir.
Rekabetçi kıskançlık
Anlamsız veya mantıksız gelse bile, başkalarının sahip olduklarını istemek ve rekabetçi hissetmek tamamen doğaldır. Ancak bu duyguları nasıl kullandığımız, memnuniyet ve mutluluk seviyemiz için çok önemlidir. Bu duyguları iç eleştirmene hizmet edecek şekilde kullanırsanız hata yaparız.
Bununla birlikte, bu duyguların eleştirel iç sesimizin eline geçmesine izin vermezsek gerçekte ne istediğimizi kabul etmek, daha hedefe yönelik olmak ve hatta kendimizi etkileyen şeyleri daha fazla kabul etmek için onları kullanabiliriz.
Rekabetçi bir düşünceye sahip olmamıza izin vermek normaldir; hatta oldukça sağlıklıdır. Yargılamadan veya bir eylem planı yapmadan anlık duyguya kapılmamıza izin verdiğimizde kendimizi iyi hissedebiliriz. Ama bunu başka bir kişiye saldırma fırsatı olarak görürsek inciniriz.
1. Kıskançlığın ne olduğunu bilmelisin
Aslında tanımı yaptım ama bir daha üzerinde durmakta fayda var. Woman’s Day‘in psikolog Kate Balestrieri’den aktardığı gibi kıskançlık ve haset aynı ağaçtaki iki daldır. Kıskançlık biraz daha fazla korku içerir. Haset ise biraz daha fazla kızgınlığa sahiptir.
Örneğin, yeni bir grupla zaman geçiren bir arkadaşınızı kıskanmak söz konusu olabilir. Çünkü aranızdaki ilişkinin onlar için pek önemli olmayacağından korkarsın. Ancak, kendi kariyerini göz önüne aldığında terfi alan bir arkadaşına karşı haset duyabilirsin.
Kıskançlık ve haset sık sık birbirine karıştırılır. Duygularınızın hangisinden kaynaklandığını bilmek onları daha iyi anlamak için önemlidir. Bu hangi yönde hareket etmen gerektiğini belirleyecek bir durumdur. Hissettiğin duygu kıskançlık ise işin biraz daha kolay olacaktır.
2. Neyin körüklediğini düşünmelisin
Hayatımızdaki belirli konuları düşündüğümüzde ortaya çıkan hisleri, görüntüleri, duyguları ve düşünceleri gözden geçirmek için atmamız gereken bazı adımlar vardır. Kendimizi kıskanç hissettiğimiz zaman bunu yapmaya çalışmalıyız.
Kıskançlığın hangi hisleri, görüntüleri, duyguları ve düşünceleri ortaya çıkardığını düşünebilirsin. Mevcut senaryo eski bir şeyi (bir olumsuz algı gibi) tetikliyor mu? Bu duyguları veya aşırı tepkileri ilk etapta onları yaratan geçmiş olaylara bağlarsak hislerimizi daha net anlayabiliriz.
3. Sakinleşmeye çalışmalısın
Ne kadar kıskanç hissedersek hissedelim bir şekilde yumuşamanın yollarını bulmaya çalışabiliriz. Bunu önce duygularımızı şefkatle kabul ederek yapabiliriz. Ne kadar güçlü bir hisle karşı karşıya olursak olalım duygularımızın geçme eğiliminde olduğunu kabul etmeliyiz.
Kıskançlığımızı eyleme geçmeden kabul etmek mümkündür. Örneğin, harekete geçmeden önce derin derin nefes alarak kendimizi sakinleştirmeye çalışabiliriz. İç eleştiriye boyun eğmezsek ona meydan okuyacak adımları atmak çok daha kolay olur.
4. Harekete geçmeye çalışmamalısın
Eleştirel iç sesimiz uzun vadede bize zarar verebilecek eylemlerde bulunmamızı tavsiye etme eğilimindedir. Bizi bir kıskançlık durumuna soktuğunda, bize istediğimiz şeyin peşinden gitmememizi veya vazgeçmemizi söyleyebilir.
Bu durum kendimizi sabote etmemize neden olabilir. Eğer bir ilişkimiz varsa, bu bize sevgilimize saldırmamızı dahi söyleyebilir. Bunu yaptığımız zaman ortaya çıkacak olan dinamiği yaratmış oluruz. Başkalarına zarar vermeye başlarız. Karşıdaki kişiyi daha kapalı davranmaya teşvik ederiz.
5. Güvenlik duygunu araştırmalısın
Yapabileceğin en iyi şey kendini güçlü ve güvende hissetmeye odaklanmaktır. İç eleştirmenini fethetmek istiyorsan kendi başına bile iyi olduğuna inanman gerekir. Sevilebilir olduğuna inanmak için belirli bir kişinin sevgisine ihtiyacın olmadığını bilmelisin.
İnsanlar kusurlar ve sınırlamalarla doludur. Hiç kimse bize ihtiyacımız olanı %100 veremez. Bu nedenle, kendine şefkat göstermeyi ve kendi iç eleştirmenine karşı çıkmayı öğrenmelisin. Bu, insanları dışlamak veya istediğimiz şeyden kendimizi uzaklaştırmak anlamına gelmeyecektir.
6. Rekabetçi kalmaya devam etmelisin
Pek çok insan rekabet etme fikrine sıcak bakmaz. Burada bahsedilen şey ise en iyi olma hedefi değildir; elinden gelenin en iyisini yapmak için kişisel bir hedef söz belirlemelisin. Bu, kendimiz gibi hissetmek ve istediğimizi takip etmemize hizmet edecek nitelikleri kucaklamak anlamına gelir.
İç eleştirmenimizin bizi canavara dönüştürmesine izin vermek yerine kendine ilham vermeli, olmak istediğin kişiyle bağlantı kurmalı ve kendini buna yaklaştıracak eylemlerde bulunmaya izin vermelisin. Saygı istiyorsan, etkileşimlerinde dikkatli ve düşünceli olmalısın.
7. Düşünce durdurma tekniklerini öğrenmelisin
Duyguların artmaya başladığın zaman beynin çok hızlı bir şekilde devreye girer. Saniyeler içerisinde milyonlarca farklı teori oluşturarak konuşmaya başlar. Hatanın kimden kaynaklandığını anlamaya çalışır. Kısacası kendine bir hedef bulmak için çaba gösterir.
İşte bu noktada durman gerekir. “Dur” kelimesini yüksek sesle söylemelisin. Düşüncelerinin akıp gitmesine izin vermemelisin. Çünkü birazdan sana zarar verebileceklerinin farkında olmalısın. Zihninin toparlanması için ona süre tanımalısın ama aynı yola sapmaması için ısrarcı olmalısın.
8. Fiziksel enerji fazlalığından kurtulmalısın
Kafanı netleştirmek için bazen kelimenin tam anlamıyla silkelenmek gerekebilir. Gerçekten enerji dolu olduğunda, fiziksel enerji fazlalığından kurtulmak için çaba göstermelisin. Böylece zihninin yeniden düzelmesi için bir adım atabilirsin.
Duvara doğru kendini ittirmek, zıplamak, spor yapmak, koşuya çıkmak veya soğuk bir duş almak fazla enerjini dışarı atmana yardımcı olabilir. Bu sana gerçekliği ve kıskançlığı kontrol etmek için yeterli alan sağlayabilecektir.
9. Gerçekleri kontrol etmelisin
Duygusal olarak kendini yatıştırmayı ve fiziksel enerji fazlalığını atmayı başardıktan sonra gerçek olanı ve zihninin sana ne söylediğini inceleme zamanıdır. “Neye inanıyorsun?” sorusunu kendine sormalısın. Böylece durumu netleştirmiş olursun.
Örneğin, sevgilin seninle görüşmek yerine arkadaşlarıyla dışarı çıkmayı tercih etmiş olabilir. Bu durumda sevgilinin seninle vakit geçirmek istemediğini düşünmeye başlayabilirsin. Ama bu bir gerçek değildir, bu sadece bir yorumdur.
10. Tam olarak derdinin ne olduğunu anlamalısın
Bazen kıskançlık bir ilişkide “kırmızı bayrak” anlamına gelir. Onu, bir şeylerin gerçekten doğru olmadığına dair bir işaret olarak görebilirsin. Bu yüzden duyguyu görmezden gelmek istemeyebilirsin. Fakat kıskançlık bugün yaşananlardan daha çok geçmişte yaşananlarla ilgili olabilir.
Örneğin, yetişkinlik zamanında bir problem yaşayabilirsin ama terk edilme korkunun çocukluk döneminden kalan bir durum olması söz konusu olabilir. Bunu iyi araştırmalı ve buna bir çözüm bulmak için çaba göstermelisin.