Zamanının büyük bir kısmını başkalarına göre yaşamaya çalışarak geçirdiğin zaman, oynaman beklenen role göre her türlü maske ve kostüm giyersin. Bu kendini kaybetmen anlamına gelir. Başkalarına göre yaşamak istemiyorsan artık buna son vermek için harekete geçmelisin.
Bazen hayatından hoşlanmadığın oluyor mu? Bir şeylerin eksik olduğunu mu düşünüyorsun? Böyle bir düşünceye sahipsen kendi hayatını değil bir başkasının hayatını yaşadığından emin olabilirsin. İnsanların seçimlerini etkilemesine izin verdiğin için bu durumdasın.
Neden başkalarına göre yaşamayı tercih edersin?
Başkalarına göre yaşamayı bırakmak için çeşitli önerilere geçmeden önce bu durumun nasıl ortaya çıktığını anlatmaya çalışacağım. Başkalarına göre yaşamanın sorumlusu büyük oranda sosyal baskıdır. Fakat sosyal baskı aldatıcıdır. Fark etmeden insanları avlayan güçlü bir avcıdır. Hayatının kontrolünü kaybetmeye başlamadan önce diğer insanların hayatlarını kıskanmaya başlarsın.
Kendi hayatının asla yeterince iyi olmamasından şikayet edersin. İstediğin hayata kavuşmak için diğerlerinin gittiği yoldan gitmeyi denersin. Sonuç olarak hayatındaki tüm kontrolü kaybetmiş olursun. İstediğin hayata duyduğun tutkuyu tekrar kazanmak istiyorsan mutlaka seçim hakkını geri kazanman önemlidir. Bunu yapamazsan başkalarına göre yaşamayı bırakamazsın.
Bu konuda yalnız değilsin. Beklentileri karşılamak kolay değildir. Başkalarını memnun etmek hareketli bir hedefi kovalamak gibi bir şeydir. İnsanların senden beklentileri olacak (özellikle aile bireylerinin) ve sosyal baskı sebebiyle bu beklentiler sürekli değişecek. Herkesi memnun etmeye çalışacaksın ve kısa süre içerisinde tükenerek kendini yıpratmış olacaksın.
İnsanların beklentileri seni yanıltmamalıdır. Bu beklentiler istediğin hayatı yaşaman için birer engeldirler. Kendini sinirli ve aynı zamanda hayal kırıklığına uğramış hissedebilirsin. Beklentilere kapılıp gittiğinde gerçeği unutursun. Her ne kadar istediğini elde etsen bile mutlu olmayı başaramazsın. Bunun sebebi ise Gustavo Razzetti‘nin söylediği gibi beklentilere aşık olmaktır.
Başkalarına göre yaşayıp yaşamadığını nasıl anlarsın?
Başka birisini planlanmış olan hayatı yaşadığını hissettiğin oldu mu? Böyle bir hisse sahipsen yalnız olmadığını bilmelisin. Aşağıda başkalarına göre yaşayıp yaşamadığına karar vermeni sağlayacak bazı bilgiler paylaştım. Eğer bu davranışların ve düşüncelerin büyük çoğunluğu sende var ise bu durumda hayatı başkalarına göre yaşayan biri olabilirsin.
1. Her zaman diğer insanların taleplerini yerine getiriyor musun?
Sürekli başkalarının istediklerine cevap vermeye çalışırsan hayallerin ve arzularını geri plana atmış olursun. Bir başkasının senin için belirlemiş olduğu hayatı yaşamaya başlamış olursun. Değişiklik yapmak ve insanları üzmek zor olabilir. Ancak bu senin hayatın ve onu istediğin gibi harcamakta özgür olduğunu bilmelisin. Her seferinde kendine bunu hatırlatmalısın.
Başkalarından gördüğün baskılara teslim olmamalısın. Bir şeyi yapmak içinden gelmiyorsa onu yapmamalısın. Ancak diğer insanlar gelen talepleri sürekli kabul ediyorsan bu konuda çok zorlanacağını itiraf etmeliyim. En azından bir süre sorumluluk konusunda sıkıntılar yaşayacaksın. Ne olursa olsun pes etmemen ve kaybetmiş olduğun hayatının kontrolünü geri kazanmalısın.
2. Çok fazla şey düşünmekten kaçınıyor musun?
Hayatında yaptığın şeyleri düşünmekten dahi korkuyorsan bu durumda kendi hayatını yaşamıyor olabilirsin. Düşüncelerini başka şeylerin etkisi altında bırakmak yerine bir değişiklik yapmalısın. Özellikle alkol, televizyon ve sosyal medya gibi alışkanlıklara başvurmak isteyebilirsin. Bunlar hayatına katkı yapacak şeyler değiller. Aksine hayatından birer parça kopartmayı başaracak şeylerdir.
Hayattan ne istediğini gerçekten düşünmek için zaman ayırmayı düşünmezsen, hayatını başkalarının beklentilerden kurtarmayı başaramazsın. Diğer insanlar seni belirli eylemlerde bulunmaya zorladığı zaman kendine uygun olmayan bir yaşam sürmüş olursun. Fakat senin yapman gereken ise başkalarının hayallerini değil kendi hayallerini takip etmek olmalıdır.
3. Sadece güvenli olduğu için bir şeyi yapıyor musun?
Hayatı başkalarının kurallarına göre yaşadığın zaman, yaşamın hakkında seçim yaparken sürekli güvenli seçeneklere sadık kalmaya çalışırsın. Çünkü bu seçenek başkaları tarafından sana güvenli ve mantıklı bir seçenek olarak sunulmuştur. Bu şekilde hareket ederek ideal hayallerini gerçeğe dönüştürmen mümkün değildir.
Sıkıldığını hissetmek potansiyelini tam olarak yaşayamadığın için ortaya çıkmış bir durum olabilir. Hayat memnun olabileceğin çok fazla şey ile doludur. Fırsatları değerlendirmek senin elindedir. Farklı bir şeyler denemediğin sürece hayatın tadını çıkaramazsın. Bunu yapmanın en kolay yolu ise çeşitli riskler almaya ve seni heyecanlandıran bir şeyler bulmaya çalışmaktır.
4. Bağımlı mısın?
Alkol, sigara, uyuşturucu, televizyon, sosyal medya ve hatta seks bağımlısı olabilirsin. Bunların her birisi aslında yaşamındaki sorunlardan kaçmak için sığındığın yerlerdir. Bir başkasını üzme riskine sahip olduğun zaman değişiklik zordur. Ancak hiçbir zaman bir sigaranın sonunda veya alkol şişesinin dibinde aradığın sonucu bulamayacağını bilmelisin.
Benzer durum diğer zararlı olabilecek alışkanlıklar için geçerlidir. Hayatındaki problemleri kendine zarar verecek şekilde çözebileceğini düşünüyorsan bunda yanıldığını bilmelisin. Bir şeye bağımlı olduğunu düşünüyorsan onunla arana mesafe koymak için sorumluluk almalısın. Aksi durumda hayatın başkalarının görüşlerinde ve düşüncelerinde hapsolmaya devam edecektir.
5. Her şey yanlış mı gitmeye başladı?
Bir şeyler yanlış gitmeye başladıysa bunu evrenin bir mesajı olarak yorumlayabilirsin. Belki hayatındaki küçük yanlışlar büyük yanlışlar öncesinde sana bir uyarı mahiyeti taşıyor olabilecektir. Daha kalpten ve daha içten yaşamaya başladığın zaman hayatının daha sorunsuz bir biçimde ilerlemeye başladığını görebilirsin. En azından rayından çıkmış olan treni rayına geri getirebilirsin.
Kalpten ve ruhtan yaşamaya başladığın zaman yaşanan tek değişiklik işlerin daha sorunsuz bir biçimde gitmeye başlaması olmayacaktır. Hayatın baştan aşağı değişmeye başlayacaktır. Elbette çeşitli engellerle karşılaşabilecek ve çeşitli kazalar yaşayabileceksin. Fakat eskiye nazaran umutsuzluğa kapılmak yerine enerji ve coşkuyla yoluna devam etmeye çalışacağından emin olabilirsin.
6. Kendini sürekli yorgun mu hissediyorsun?
Kendini sürekli hasta ve yorgun hissediyorsan bunun belirli sebepleri olabilir. Bu senin hayatta doğru yöne doğru gitmenin bir göstergesi olabilecektir. Hayatın seni aydınlatmalıdır. Sana çeşitli heyecanlar sunmalıdır. Bu heyecanları kullanarak hayatına renk katman gerekir. En azından kısmi bir heyecan tüm monotonluğu ortadan kaldıracak kadar güçlü olacaktır.
Kimsenin hayatı bir gül bahçesinden ibaret değildir. Zaman zaman hepimiz yoruluruz veya kendimizi hasta gibi hissederiz. Geriye dönüp son 1 ayını incelediğin zaman kendini sürekli bu şekilde hissettiğini fark edersen artık değişiklik zamanı gelmiş demektir. Doğru yola dönmek için hala bir fırsata sahipsin. Başkalarına göre hareket etmek yerine kendi özüne geri dönmelisin.
7. Başkalarıyla anlamlı bir şekilde iletişime geçemiyor musun?
Başkalarına göre yaşamak senin için bir alışkanlık haline geldiyse sana kötü bir haberim var. Çünkü bu dünyada maske takarak dolaşan insanlardan birisin. Yanlış bir yaşamı takip ettiğin için başkalarıyla konuşmak ve onlarla anlamlı ilişkiler kurmak senin için oldukça zordur. Bunun temel sebebi ise ilişkileri güçlendiren temel gereksinimlerden yoksun olunmasıdır.
İlişkileri güçlendiren temel gereksinimler güven, dürüstlük ve açıklığa dayanır. Ancak başkalarına karşı açık olmadan önce kendine karşı dürüst olman gerekir. Hayatını başkalarına göre yaşadığın için bu pek mümkün olmayabilir. Dolayısıyla ilk yapman gereken şey kendinle barışık olman ve kendi güvenini yeniden kazanmaktır.
8. Çok çalışıyorsun ama hiç sonuç alamıyor musun?
Kristie Pursey‘in dediği gibi insanlar yeterince çalıştıklarında başarıya ve mutluluğa ulaşacağını düşünürler. Fakat kalbin ve ruhun gerçekten yaptığın işe bağlı değilse bu nadiren gerçekleşen bir durum olacaktır. Kendini değil, başkalarını memnun etmek için çok çalışıyorsan kendi hayatını değil başkalarının hayalindeki hayatı yaşıyorsun demektir.
Ne kadar çabalarsan çabala yaratıcılık ve coşkudan yoksun olduğun sürece sonuç her zaman hüsran olacaktır. Hayal kırıklığı kolay kolay geçmeyen yaralardan biridir. Sıkı çalışsan bile açılan bu yarayı kapatma konusunda çok zorluk çekebilirsin. Mutlu ve başarılı olmak istiyorsan çalışmalarını kendi isteklerin ve kendi arzuların ile aynı hizaya getirmek zorunda olduğunu bilmelisin.
Kendi hayatını nasıl önemsemeye başlarsın?
Başkalarına göre hareket etmekten ve başkalarına göre yaşamaktan sıkıldıysan kendi hayatının kontrolünü geri kazanmalısın. Bunun için ilk olarak beklentilerden kurtulmaya çalışmalısın. Diğer insanları fark edebilmek için önce kendini sevmeye çalışmalısın. Kendini kabullenmek için çaba göstermelisin. Bunu başarırsan hayatında diğerlerinin beklentilerine yer kalmayacaktır. Daha sonra aşağıdakileri takip edebilirsin:
- Düşünme şeklini değiştirmelisin: Başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü kontrol etmen imkansızdır. Buna rağmen kendinle nasıl konuşacağını seçme şansına sahipsin. Kendinle konuşurken kelimeleri akıllıca seçmelisin. Beklentiler seni tutsak edeceklerdir. Ancak, özgür kalabilmek için kendine ihtiyacın olacaktır.
- Konuşmayı denemelisin: İnsanların kesinlikle sınırlara ihtiyacı vardır. Bazıları fark etmeden hareket ederler ve bu sınırları ihlal ederler. Bazıları ise kendi arzularını aşılamak için kasıtlı olarak bu sınırları geçerler. Onlarla konuşmalısın. Kim olduğunu ve ne yapman gerektiğini ezberletmeye çalışmalarına izin vermemelisin.
- Kendini özgür bırakmalısın: Sahip olduğun beklentileri ve ön yargıları ortadan kaldırdığın zaman diğerleri için de aynısını yapmak zorundasın. Sevdiğin hayatı yaşamak kendini daha özgür hissetmeni sağlayacaktır. Başkalarını memnun etmek için uğraşmazsın. Ancak aynı şeyleri başkaları için düşünmeli ve onlara baskı kurmaktan kaçınmalısın.
- Beklentilere son vermelisin: Beklentilerin ortaya çıkış sebebi aslında yargılayıcı olmaktır. Birileri davranışlarını kabul etmediğinde değişmeni isterler. Kendine karşı daha merhametli olmayı öğrenirsen sürekli kendinden bir şeyler beklemeye son verebilirsin. Bu durum aynı zamanda başkalarını yargılamaktan uzak durmanı sağlayacaktır.
Beklentileri umursamamak için neler yapabilirsin?
Sadece tek bir hayata sahip olduğunu unutmamalısın. Onu yaşaman, ona sahip çıkman ve özellikle diğer kişilerin fikirlerinin veya beklentilerinin seni yolundan uzaklaştırmasına izin vermemelisin. Hayatını başkalarının beklentilerine göre yaşamaktan vazgeçmelisin. Bunun yerine istediğin gibi bir hayat yaşamak için gerekli cesareti göstermelisin.
1. Yeteri kadar iyi olduğunu bilmelisin
Biliyorum, sürekli kafanın içerisinde dolaşan bir ses “yeteri kadar iyi olmadığını” söyleyip duruyor. Bu nedenle kendi kararlarından çok başkalarının kararlarına saygı göstermek zorunda kalıyor olabilirsin. Ancak, bir saniye bile olsun yeterince iyi olmadığını düşünmemen gerekir. Bu cesarete sahip olduğun zaman kendi hayatını özgü bir biçimde yönetmeyi başarırsın. Çünkü ne olursa olsun yeterince iyi olduğunu bilmelisin!
Kimseye sevgi için avuç açmamalısın. Kendini bu duruma sokmamalısın. Şu anda yeterli olduğunu, yeterince iyi olduğunu ve kendini sevgi dolu biri olarak hissetmek için kimseye ihtiyacın olmadığını bilmelisin. Kendine ait olan değer duyguları için dış kaynaklardan yararlanmaya çalışmayın. Başkalarının sana ne kadar değerli olduğunu söylemesine gerek yoktur. Kendi kararını kendin vermelisin.
2. Kendine ihanet etmemelisin
Sence hayat gerçekten nedir? Bu soruya vereceğin cevabı çok merak ediyorum doğrusu. Örneğin, Luminita D. Saviuc hayatı “kimliğimizi ve özgünlüğümüzü ifade etmek, benzersizliğimizi kabul etmek, benimsemek, onurlandırmak ve değer vermeyi öğrenmek” şeklinde açıklamıştır. Nitekim bu yorum fazlasıyla doğrudur. Bu dünyaya kalabalığa benzemek ve kalabalığın içerisinde kaybolup gitmek için gelmedin.
Bu dünyada kendini onurlandırmak ve eşsizliğini diğer insanlarla paylaşmak için geldin. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek adına katkı yapmak için bu hayatı yaşıyorsun. Öyleyse kendine ihanet etmeyi bir kenara bırakmalısın. Hemen hemen her insan belirli zamanlarda böyle bir durumda kendini bulur. Kendine ihanet etmeyi bıraktığın zaman güç, güzellik ve sevgi gibi hisleri geri kazanabilirsin.
3. Bilinçli düşünmeli ve hareket etmelisin
Uzun bir süredir kendi hayatının dışında bir hayat yaşıyorsan rol yaptığını bilmek zorundasın. Artık rol yapmadan yaşamak zorunda olduğunu fark etmelisin. Bilincine buna aşılamaya çalışmalısın. Dünyada milyonlarca insanın çok mutsuz olmasının sebebi kendilerini kaybetmiş gibi hissetmeleridir. Herkesin kafasındaki düşünceyi kendi hayatına uyarlamak ve buna göre yaşamak tam anlamıyla bir kabustur.
Genel olarak insan korku içinde yaşar, kendini saklar, tam olarak görünmez istemez. Çünkü incinmek istemez ama ne kadar incinmekten uzak durmak istese bile zamanı geldiğinde incinir. İnsanın kalbi hassastır; çabuk incinir ve kanama başladığı zaman kolay kolay dinmek bilmez. İnsan zaman içerisinde acıya alışır ve kendi yarattığı mutsuzlukta kaybolup gider. Sonunun böyle istemiyorsan bilinçli hareket etmelisin.
4. Yalnız olmadığını bilmelisin
Çoğu zaman bunu söylerim. Bu hayatta yalnız olmak gibi bir lükse sahip değiliz. Kendi hayat tarzını yaşamaya başlasan bile sevdiklerinle bir arada olmak zorundasın. Sevgilin, eşin, ailen, doğmuş veya doğmamış çocukların için diğer insanlarla bir arada olmalısın. Bu dünyada kimse tek başına yaşamaz. Bunu tercih etmek, manevi anlamda kendi kendini öldürmek demektir.
Olmadığın bir kişi gibi davranmaya başladığın zaman özgünlüğünü, güzelliğini ve mükemmelliğini reddetmeye başlamış olursun. Sonuç mu? Sonuç olarak zaman içerisinde kendini öldürmüş olursun. Sen öldüğün için sevdiklerin de ölür. Bütün dünya bundan nasibini alır. Bu nedenle her fırsatta ve her koşulda sevdiklerinle bir bütünü oluşturduğunu hatırlamalısın.
Başkalarına göre yaşamaktan vazgeçmek için 9 sebep
Hiç durmadan insanları memnun etmeye çalışmak için harcanan bir yaşam aslında büyük bir pişmanlığa açılan ufak bir kapıdır. Bu kapıyı kapatmak senin elindedir. Ahlaki değerlerini ve diğer manevi değerlerini temel alarak kendi yolunu çizebilirsin. Bugün bunu başarmak için sana yol göstermeye çalışacağım. Umarım buradan elde ettiğin ilhamla harekete geçmeyi başarırsın.
1. Herkesin beklentilerine cevap vermek zorunda değilsin
Öncelikle ve belki en önemlisi, herkesin beklentilerine cevap vermek zorunda değilsin. Hayat bize beklediğimiz şeyi verme yükümlülüğü altında değildir. Aynı şekilde başkalarının beklentilerini karşılamak gibi bir yükümlülüğe sahip değiliz. Önemsediğin için bir şeyler yapmalısın. Doğru olduğunu düşündüğün için bir şeyler yapmalısın. Senden beklendiğini için bir şeyler yapmamalısın.
Beklentilerin harika yaşam deneyimlerinin önüne geçtiğinden emin olabilirsin. Diğer insanların beklentilerini kendi yolundan uzak tutmalısın. Gerçeği söylemek gerekirse, beklenmeyen genellikle beklenenden çok daha iyidir. Genel olarak beklenmeyen durumlardan epey bir korkarız. Fakat bu hayatın içerisinde her şeyin planlandığı gibi gitmesi söz konusu değildir. Beklenmeyen durumlara alışmamız gerekir.
2. Başkalarından destek almak zorunda değilsin
Evet, etrafında seni destekleyen insanların olması güzel bir şeydir. Fakat bu kendi kararlarını verdiğin zaman seni destekleyecek insanlar için geçerli bir şeydir. Bazen tek başına gitmen gerekebilir. Büyümek ve gelişmek için izne ihtiyacın olmadığını bilmelisin. Seninle aynı yolda ilerleyen herkesin seninle aynı yolu takip etmesini beklememelisin.
Etrafında gereksiz bir şekilde yer almayan üçüncü taraf baskılar olmadığı zaman hatalarından ders çıkartma olasılığın çok daha yüksektir. Bazen her şey birbirine girecektir. Bazen sezgilerin seni yanlış yönlendirecek, bazen ise bilerek karışıklığın içine gireceksin. Ancak ne olursa olsun, nasıl yaşayacağına ve gitmen gereken yolu nasıl takip edeceğine kendin karar verebileceksin.
3. Seni en iyi tanıyanın yine sen olduğunu bilmelisin
Kimse seni kendinden daha iyi tanıyamaz. Başkalarına nasıl göründüğün ve gerçekte olduğun kişi nadiren birbiriyle eşleşir. Kim olduğunu tahmin etmeleri için ufak ipuçlarına sahip olsalar bile insanlar bulmacanın büyük bir parçasından yoksun olacaklardır. Başkalarının senin hakkında düşündükleri nadiren gerçekleşen şeylerdir. Başkalarının fikirlerine müdahale edip onları düzeltmek için vakit kaybetmemelisin.
Marc Chernoff ve Angel Chernoff çiftinin belirttiği gibi sadece kendin yaşamın için neyin mümkün olduğuna karar verebilirsin. İnsanlara fırsat verdiğin zaman seni bir hiç olarak tanımlayabilirler. Bu şekilde tanımlamalar başladığı zaman kulaklarını kapatmalı ve iç sesini dinlemelisin. Hayatında elde ettiğin başarıların başkalarının gördüklerinden değil senin hissettiklerinden oluştuğunu unutmamalısın.
4. Kendi hayat tarzına göre yaşamalısın
Mutluluk sadece kendi hayat tarzına uygun yaşadığın sürece kapını çalacaktır. Kafanı yastığa koyduğun zaman “işleri kendi istediğim gibi yapabiliyorum” diyorsan gerisini pek düşünmemelisin. Başkasının beklentileri için planlar yapmak yerine kendin için önemli olan şey konusunda ilerleme kaydetmek için çaba göstermelisin.
Tam anlamıyla kendi ihtiyaç duyduğun bir şeye odaklanırsan kendine ve başkalarına en iyi şekilde hizmet etmiş olursun. Kendine dünyanın ihtiyaçlarını değil kendi ihtiyaçlarını sormalısın. Bu ihtiyaçlar senin için son derece önemlidirler. Bu yüzden onları görmezden gelemezsin. Bazen başkaları için faydalı gözüken bir şeyleri değil senin ve hayatın için önemli olanları yapman gerekir.
5. Kendi gerçeğini oluşturmaya çalışmalısın
Hayatını başkalarının görüşleriyle sınırlandırmak yerine kendi gerçeğini oluşturmaya çalışman gerekir. Şimdi başarılı bir roman yazarını aklına getirmeni öneriyorum. Bu roman yazarı, ilk kez kapısını çaldığı yayıncıdan olumsuz cevap almış ve romanını yayınlamaktan vazgeçmiş olsaydı, muhtemelen bugün başarılı bir yazar olarak tanınmayacaktı. Dünya üzerinde bununu gibi binlerce başarı hikayesi vardır.
Her zaman gerçeği konuşma konusunda kendine özgürlük tanımalısın. Sesin titrese, için ürperse ve tüylerin diken diken olsa bile gerçeği söylemelisin. Başkalarının ne düşüneceğini pek önemsemeyin ama makul ve samimi olmaya çalışmalısın. Böyle davrandığın zaman birilerinin sinirlenmesine neden olursan “senin üzerindeki kontrolü yitirmeye başladıkları için” böyle davrandıklarını hemen anlayabilirsin.
6. Standartlarına müdahale edilmesine izin vermemelisin
İnsanların belirlediğin standartlara müdahale etmesine izin vermemelisin. Özellikle yanlış insanları bu konuda kendinden uzak tutman gerekir. İnsanlarla ilişki kurarken standartlarını geliştirmen gerekir. Yeni bir şeyler öğrenirken veya bir şeyler için çaba gösterirken senin gibi insanların var olabileceğini kabul etmelisin. Yanlış insanlara yakın durursan insanların seni aşağı çekmesine neden olursun.
Bunu yapmayı başardığın zaman senden nefret eden insanların senin üzerindeki etkisi olabildiğince azalmış olur. Senden nefret edenleri boş geçmelisin. Sadece sana ulaşmalarına izin vermemelisin. Bu insanlar sadece mutsuzdurlar. Çünkü yaşayış şeklin senin için doğru olarak belirledikleri kalıbın dışındadır. Kontrolü kaybettikleri için mutsuzdurlar.
7. Bireyselliğin tadını çıkarmalısın
Bireyselliğin açıkça tadını çıkarmalısın. Sürekli olarak başkalarından onay almak demek başkalarının senin hakkında olumsuz kararlar alabilecek olmasından dolayı sürekli endişe duyman anlamına gelir. Bu, hayattan keyif almanı etkileyecek bir durumdur. Seni herkesten farklı kılan bir şeye sahip olduğun için yeterince şanslı olduğunu kabul etmeli ve değişmeye çalışmamalısın.
Bireysel davranmaya başladığın zaman dramatik durumlarla daha az karşılaşırsın. Etrafında yer alan olumsuzlukları görmezden gelmeye çalışmalısın. Sadece samimi ve kibar olun. Nefret ettiğin ve sevmediğin bir şeyi kullanmak yerine sevdiğin bir şeyi kullanmak için çaba göstermelisin. Bu biraz cesaret isteyecektir ama buna değer olduğundan emin olabilirsin.
8. Sosyalleşmeye vakit ayırmalısın
Doğru insanlarla sosyalleşmek için kendine daha fazla vakit ayırmalısın. Kendini güvensiz hissettiğin zaman genellikle seni olduğun gibi kabul edecek kişileri görme fırsatını yitirirsin. Tek fark ettiğin şey o an orada olmayanlardır. Asla değerini unutmamalısın. Sana değer verenlerle zaman geçirmelisin. İnsanlarla aran ne kadar iyi olursa olsun, olumsuz düşünceler daima olacaktır. Gülümseyerek yoluna devam etmelisin.
Büyük ilişkilerin (aşk ile bağlantılı olanlar) tek taraflı beklentilerle yönetilmezler. İlişkin söz konusu olduğunda kendine söylemen gereken şeyleri saklamaya çalışmamalısın. Bakış açını ifade etmeli ve söylemen gerekenleri söylemelisin. Kendini rahatsız ve huzursuz olduğunda bile iletişim kurmalısın. Bir ilişkiyi iyileştirmenin ve geliştirmenin en iyi yollarından biri iletişimi doğru şekilde kullanmaktır.
9. Elinden gelenin en iyisini yapmalısın
Diğer insanlarla rekabet etmeye çalışmadan elinden gelenin en iyisini yapmalısın. Elinden gelenin en iyisini yapmak için çaba gösterip rekabeti umursamadığın zaman diğer insanların saygısını kazanırsın. Her zaman güçlü olmalı ama kaba olmamalısın. Çekingen değil, mütevazi olmalısın. Kibirli değil, gururlu olmalısın. Bunlar kendi hayatını yaşama konusunda sana fazlasıyla yardımcı olacaklardır.
Bu hayatta kendinden başka kimseye mecbur değilsin. Kendinle olan ilişkini geliştirmeyi düşünmek zorundasın. Kendine haksızlık etmemeli ve kendinle barışık yaşamaya çalışmalısın. Kendine iyi davranmazsan ve kendine iyi bakmazsan o zaman başkalarına iyi davranamazsın. Bu yüzden kendine iyi bakmak zorundasın. Bu hayatında yapacağın en bencilce şey olmalıdır.
Başkalarına göre yaşamaktan kurtulmanın 13 yolu
Yorucu olduğunu biliyorum ama amacım olabildiğince bilgi sunabilmek. Başkalarına göre yaşamaktan kurtulmak istiyorsan buradaki yolları takip edebilirsin. Hepsinin tamamen işine yarayacağının garantisini veremem. Bu nedenle kendin için işe yarar olanı bulmaya çalışmalısın. Böylece hayatını değiştirmeyi başarabilirsin.
1. Sürekli başkalarından tavsiye almamalısın
Gerçekten sana ait bir yaşamın olmasını istiyorsan hiç kimsenin, senin belirlediğin hedefe ulaşma konusunda bir bilgiye sahip olmayacağını bilmen gerekir. Açıkça söylemek gerekirse çoğu insan “olağanüstü bir hayat” yaşama fırsatına sahip değildir. Ortalama bir insanı gözünün önüne getirdiğin zaman şöyle bir manzara ile karşılaşırsın:
- Türkiye’de kişi başına düşen ortalama borç miktarı 3.724$ seviyesindedir. (Bu yazı yazılırken 21.585 TL’ye denk geliyordu.)
- Kişi başına düşen borç miktarı 35 yaşın altında kişilerde daha düşük olmasına rağmen 35-45 yaş arasında neredeyse tavan yapmaktadır.
- İnsanlar boşanmak için sıraya girmiş durumdalar. Üstelik “zar atarak, yazı tura atarak veya kısa çöp çekerek” boşanan insanların sayısında artış söz konusu.
- İnsanların sadece 2 tane “tam anlamıyla yakın” arkadaşı var.
- Çalışan insanların yarısından fazlası sevmedikleri işi bırakamadıkları için kendilerini çaresiz hissediyorlar.
Bunları hepsini bir araya getirince aslında çok basit bir resimle karşı karşıya kalmış olursun. Kimsenin hayatı mükemmel değildir. Açıkçası kimsenin hayatı mükemmel olmayacaktır. Bu bilinçle yaşamalısın. Sadece gitmek istediğin yere gitmeni sağlayacak kişilerden destek almalısın. Onların tavsiyelerini dinlemeli ve diğerlerini boş geçmelisin.
2. Öğrenmeye ve duygularına odaklanmalısın
Gelir düzeyin, ilişkilerin ve başarın tamamen öğrenme düzeyine bağlıdır. Çoğu insan, eğlenceye kişisel gelişimlerinden daha fazla para ayırırlar. Bu yüzden fakir kalırlar ve en önemlisi yüzeysel bir biçimde ilişki geliştirirler. Öğrenme konusunda elde ettiğin kaliteyi korumak için ona yatırım yapmalısın. Öğrenme büyüyüp kendini geliştirme boyutunu belirleyecektir.
Hayat sana çeşitli noktalarda kapatılması zor yaralar hediye edecektir. Eğer bir şekilde bu yaralara göre yaşam tarzını belirlemeye çalışırsan büyük bir hata yapmış olursun. Başka birinin şartlarıyla yaşamaktan kaçınmak istiyorsan problemlerini çözmelisin. Bunu yaptığın zaman ilişkilerin, ekonomik durumun, kendine olan güvenin, kariyerin, sağlığın yani kısacası refah düzeyin otomatik olarak gelişecektir.
3. Reklamları ve haberleri izlememeyi tercih etmelisin
Ana akım olarak adlandırılan medyanın çoğunluğu gündemi korku ve umutsuzlukla doldurmak için uğraşırlar. Sana gerçekleri sunmazlar. Elbette hepimiz bilgi sahibi olmak isteriz. Ancak haberler, seni daha bilgili bir kişi yapmazlar. Haberler artık yanlış bilgilendirme ve yalan mezarlığı haline gelmiş durumdadırlar. Bu nedenle bir konuyla ilgili bilgi almak istiyorsan kendi araştırmanı yapmaya çalışmalısın.
Diğer bir konu reklamlardır. Reklamlar sana neredeyse %0 oranında değer sunarlar. Dikkatini çekmek ve bir şeyler satın almanı sağlamak için her reklamın arkasında psikolojik bir gerçek söz konusudur. Olağanüstü bir biçimde odaklanmış insanlar reklamlardan pek etkilenmezler. Bu tür insanlar ne istediklerine karar verirler ve sonra satın alırlar. Diğer her şeyin dikkat dağıtıcı olduğunu bilirler. Bu insanların arasına katılmalısın.
4. Kalabalığı takip etmemelisin
İnsanlar her zaman en tepede kaç kişinin olduğuna odaklanırlar. Ancak halihazırda yukarı tırmanmaya çalışanları görmezler. Yukarı tırmanmaya çalışanlar kendileri için çok az yer kaldığını düşündükleri için motivasyonlarını kırarlar. Sonuç olarak başlangıç noktasına geri dönerler. Sen ise gerçekten muazzam bir başarı elde edeceğine inanan kişi olmalısın.
Herkesin yaptığını yaparsan tıpkı diğerleri gibi olursun. Başka birinin şartlarıyla yaşamaktan kaçınmak istiyorsan, başkalarının satın aldıklarını satın almamalısın. Genellikle yeni akıllı telefon, yeni kıyafetler ve yeni araç gereç satın almak “iyi görünme” çabasını yansıtır. Böyle bir çaba içerisine girmemelisin. Harcamalarını daha iyi şeyler için saklamalısın.
5. Sosyal medya kullanımına sınırlama getirmelisin
Sosyal medya neden gerçekten nedir? Sosyal medya, mesajlar, resimler ve komik videolar aracılığıyla insanları birbirine bağladığını iddia eder. Ama en önemlisi her zaman arkadaşlarınla ve iş arkadaşlarına bağlantı kurmana imkan tanımasıdır. Peki, bu ne kadar doğru?
Aslında hiç doğru değil. Sosyal medyanın asıl amacı senin hakkında olabildiğince veri toplamaktır. Toplanan verileri ise şirketlere ve reklamcılara satmaktır. Onların iş modeli tamamen bu şekildedir. Bu, çoğu insanın başkalarının şartlarına göre yaşamaya devam etmesi anlamına gelir. Çünkü seninle ilgili verilere sahip olanlar korkularını yönetebilme şansına erişirler. Bu nedenle sosyal medyayı “çok fazla” kullanmamalısın.
Bir şekilde işinden ötürü (benim gibi veya bazı arkadaşlarım gibi) sosyal medyayı kullanmak zorundaysan bu durumda insanlardan gelen bildirimleri aktif etmeli ve diğer bildirimleri kapatmayı denemelisin. İnsanlar bildirimleri gördükleri zaman hemen harekete geçmek isterler. Bu nedenle uygulamalar sürekli bildirim gönderirler. Bu tuzağa düşünmemelisin.
6. Kitap okumalısın
Şimdi bu önerime kulak vermeni istiyorum. Bir yıl içerisinde ne yapıp ne edip en az “25 tane” kitap okumalısın. Bu neredeyse 2 haftada 1 kitap bitirmek anlamına gelir. Bunun eğlenceli ve bir o kadar zorlayıcı olacağından emin olabilirsin. Bir şekilde yavaş bir okuyucu olduğuna inanıyorsan kesinlikle sevdiğin kitapları tercih etmelisin.
Ben genel okuyucuyum diyorsan o zaman seni hayat boyunca okunması gereken kitaplar köşesine doğru alayım. Burada kendini geliştirmene olanak sağlayacak onlarca farklı kitap bulabilirsin. Alternatif olarak sürekli farklı kitap okumak yerine bir kitabı tekrar tekrar okumayı düşünebilirsin. Bunda aşırıya kaçmak pek işe yaramaz. Her zaman okumak için değerli yeni kitaplar bulmaya çalışmalısın.
7. Okul bitse bile öğrenmeye devam etmelisin
Dile kolay, bu blog 10 yıldır açık durumda. Eskiden bu kadar başarılı değildi. Çünkü eskiden bu kadar iyi yazabilen bir yazar değildim. Üniversite bittikten sonra sahip olduğum öğrenimle sınırlı kalmadım. Kendimi yazma konusunda nasıl geliştirebilirim diye düşünmeye başladım. Sonuç olarak bugün hatırı sayılır miktarda insana hitap edebiliyorum.
Anthony Moore‘un dediği gibi kendine yatırım yapmadığın sürece gelişme şansın yoktur. Bu nedenle ilgili konularda kurslara veya eğitimlere katılmayı düşünmelisin. Çeşitli kitaplar alıp okumalısın. Kendini ilerlettikçe birden fazla gelir akışı oluşturmayı başarırsın. Sadece okulun sana kattıklarıyla sınırlı kalırsan muhtemelen bir ömür boyu aynı yerde saymaya devam etmen kaçınılmaz olacaktır.
8. Çoğu zaman hayır demelisin
Tekrar söylemem gerekirse, hereksin yaptığını yapmak harika bir şey değildir. Herkesin evet dediği şeye evet demene gerek yoktur. Başkalarının şartlarında yaşamaktan kaçınmak istiyorsan hemen hemen her şeye “hayır” demen gerekir. Evet demek için uygun zaman ve durum oluştuğu zaman elbette evet demen gerekir. Bunun dışındakileri ise tereddütsüz bir biçimde reddetmeyi denemelisin.
Bu sen olduğunu hatırlaman için bir fırsattır. Kendi kararların ile hareket etmen gerektiğini bilmelisin. Çünkü bu senin hayatındır. Başkalarının isteklerini karşılamak için çabalarken kendi hayatını ihmal etmemelisin. Bunu yaptığın zaman kendine olan güvenini ve hayatından duyduğun memnuniyeti kaybetmiş olursun. Bunun sebebi ise gayet açıktır. Başkalarına bağlı değil kendi hayatına bağlı yaşamalısın.
9. Kendini tanımalı ve ne istediğini bilmelisin
Öncelikle kendini tanıtmak ve ne istediğini bilmek zorundasın. Bazen ne istediğini bilmezsin. Bazen iç sesine güvenmezsin. Bazen ise ne istediğini anlamak için yeterince yaşam deneyimine sahip olmazsın. Zihnin bildiği her şeyi geçmişte edindiğin deneyimlere göre yorumlar. Bu nedenle seni neyin mutlu edeceğini tam olarak bilemeyebilirsin.
Seni mutlu edeceğini düşündüğün her şey tamamen geçmişe dayalıdır. Dolayısıyla deneyimin sınırlı durumdaysa seni neyin mutlu edeceği konusunda sınırlı bir fikre sahip olursun. Bu yüzden kabuğundan dışarı çıkmak, etrafı keşfetmek, insanlarla tanışmak, çeşitli deneyimler elde etmek ve çeşitli bakış açılarını araştırmak çok değerlidir. Böylece zihninin erişim noktalarını genişletmiş olursun.
10. Özgün olmayı başarmalısın
Bir kişiliğin var. Bir sesin var. Bir bakış açın var. Belirli bir enerjin var. Bunların hepsi seni özgün yapan değerleri oluştururlar. Kendini parçalara ayırıp sadece etrafındaki insanlara göre yaşamaya çalıştıysan veya kendini onların istediği gibi birine dönüştürmüş durumdaysan bu kendini çok rahatsız ve garip hissetmene neden olabilecektir.
Özgün olmak, kendi olmayı öğrenmek ve kendinle ilgili dürüst ve gerçekçi olmanla ilgilidir. İç sesini dinlemelisin. Bu aslında gerçekte olan sensindir. Seni heyecanlandıran şeyleri veya popüler olmasa bile merakını uyandıran şeyleri takip etmelisin. Sadece kendin olmaya çalışmalısın. Sürekli denemeye devam etmelisin. Sonunda ulaşmak istediğin noktaya ulaşırsın.
11. Kendi standartlarını belirlemelisin
Mutluluk ve başarı için kendi standartlarını oluşturmalısın. Ne tür bir hayat yaşamak istiyorsun? Tam anlamıyla hayatı yaşamayı nasıl tanımlarsın? Hangi değerler senin için önemlidir? Dürüstlük, nezaket ve şefkat senin için ne kadar önemlidir? Güç ve kararlılık sana neler hatırlatıyor? Hayatın hangi alanları senin için çok önemli? Tüm bu sorulara cevaplar bulmalısın.
Tüm bu soruların cevapları kişiden kişiye değişiklik gösterir. Aileen‘in dediği gibi hayatında hangi alanların önemli olduğunu belirlerken kendi tercihlerini düşünmelisin. Bazıları kariyer ve sağlığı öne çıkarabilir, bazıları ise ilişkilere öncelik tanıyabilecektir. Herkes farklıdır. Dolayısıyla burada yapacağın seçim tamamen sana kalmış diyebilirim. Standartlarını çok yükseğe koymadan doğru seçimler yapmalısın.
12. Kendi standartlarına uygun yaşamaya başlamalısın
Hayattan istediklerin ve beklentilerin konusunda kendi standartlarını belirledikten sonra bir sonraki adım bu standartlara uyumlu olacak şekilde yaşamaktır. Bu, mutluluk ve başarı için kendi standartlarına göre bir hayat oluşturmak, değerlerine sadık kalmak ve enerjini senin için en önemli olan alanlara odaklayarak hareket etmen gerektiği anlamına gelir.
Bunu yaptığın zaman kendini onaylamış olursun. Kendine değer vermeye başlarsın ve kendine olan güvenini geliştirirsin. Kendini daha iyi hissetmeye başlarsın, kendini daha çok seversin ve hayatını daha çok sevmeye başlarsın. Artık başkalarını etkilemekle ilgilenmek yerine kendin için bir şeyler yapmaya başlarsın. Çünkü hayattan istediklerine karar vermiş olursun.
13. Kendini geliştirmeye devam etmelisin
Kendin için yaşarken hayatındaki olaylara nasıl cevap vereceğin konusunda tam sorumluluk almış olursun. Suçu ve sorumluluğu kimseye atmazsın. Hepsi senin üzerinde olur. Bu durum, kendini kontrol altında tutma ve konfor bölgeni kurcalamayı içeren bir şeydir. Sadece mutlu olmayı tercih ettiğin zaman bazı şeyleri gerekli olmasa bile görmezden gelme alışkanlığına sahip olursun. Bu seni tembelliğe sürükler.
Tam anlamıyla sana keyif veren bir hayat yaşamak istiyorsan tamamen mutlu olduğun bir hayat yerine gurur duyacağın bir hayatı yaşamayı hedeflemeye çalışmalısın. Böylece gerektiğinde konfor bölgenin dışına çıkabilirsin. Seni korkutan şeyleri yapmaktan kaçmazsın. En önemlisi her zaman elinden gelenin en iyisini yapmak için çaba gösterirsin.
Merhaba,Etik değerler çerçevesinde çevreden bağımsız olarak insanın kendi bilgi sürecinde izleyeceği yol ne olmalıdır? Başkalarına bağımlı olmadan kendi fikirlerini nasıl oluşturabilir ve kendini nasıl geliştirebilir?
Merhaba,
Bu konuda öncelikle ne yapmak istediğinize karar vermelisiniz. Çevreye bağımlı olmadan yaşamayı istemek gerçekten güzel bir arzu ama bunu yapabilmek için temelin sağlam olması gerekir. Bir başka ifadeyle insanın kendini bu konuda geliştirmesi ve değiştirmesi gerekir. İzlemeniz gereken yok kendi hayat şartlarınıza göre değişkenlik gösterir. Öncelikle bir hedef belirlemeli ve onun için çaba göstermeye çalışmalısınız. Daha sonra o hedefi yerine getirebilmek için onunla bağlantılı olan yollar inşa etmelisiniz.
Kendini geliştirmek ise bambaşka bir şeydir. Bu konuda epey kapsamlı bir yazım var ona göz atmanızı öneririm. Daha sonra aklınıza takılan sorular olursa tekrardan yazabilirsiniz. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım: https://www.grisayfalar.com/kendini-gelistirmek/
teşekkür ederim
Merhaba,
Rica ederim. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.
Aslında çok güzel bir konu olup yerinde öneriler vermenize rağmen sanki gençlerin böyle bir dertleri yokmuş gibi yorum yapmamaları dikkate değer! Ben de gençken birilerinin etkisinde kalan yaşamım olmuştu. Maalesef, o hengameli yaşamda kullanıldığımı fark etmemiştim, hatta yaşamı böyle zannediyordum. Ne de olsa cahildim ve birilerine ihtiyacım vardı. Onlardan faydalanıyorsam, karşılığını verip borçlu kalmamam gerektiğine inanıyordum. ‘Kaz gelecek yerden tavuğu esirgememek gerekir’ sözü ile büyütüldüğümüz için ne kadar ödün verdiğimi daha sonraki zamanlarda fark ettim. Maalesef bazı acizlikler nedeni ile kullanılmıştım. Zira ailem yüzünden yeteri öz güveni kazanamamıştım. Yeteneklerimi, zeka düzeyimi yeterince kullanamıyor, çevrenin beğenisini sadece terbiyeli çocuk olarak alıyordum. Kendi hedeflerimi eşimin de kabullenmesi ile gerçekleştirmeye başladım ki, İstanbul gibi güzel bir şehri !994 yılında terk ettik ve de ilk ve orta okulda okuyan çocuklarımla. Hem de Şişe cam gibi büyük bir şirkette çalışırken. Buraya sığdıramayacağım icraatlerimle hem kendimi hem de ailemi mutlu yaşattığıma inanıyorum. Bazen daha büyük işleri yapabileceğime inansam da, kader denilen bilinmeze de yenik düşüyorum. Kader konusunda yazı yazarsanız herhalde sayfada yer bırakmam. Gençlere de belki bir katkım olur!
Merhaba,
Ne yazsam diye düşündüğüm şu günlerde “kader” meselesi gerçekten önemli olabilir. Biraz araştırma yaptıktan sonra neler yazabileceğime bir bakarım. Umarım yazacak bir şeyler çıkar ve bende uzun süre yazmamanın kattığı yorgunluktan artık kurtulmuş olurum.
Kader konusunda hep ikilemde kalmıştım. Zira, insanoğlu dünyaya imtihan için gelmişse yaptıklarında özgür olması gerekir. Fakat, din adamları genelde kişisel kader olduğunda ısrar eder. İnsanın başına kötü bir şey gelmişse ‘Kaderi böyle imiş’ diye teselli eder. Bu da insanoğlunun işine gelir. Ancak, yaşamım boyunca edindiğim bilgiler ve tecrübeler kişisel değil de kainatsal bir kaderin olduğuna inanmama sebep oldu. Bir insanın nerede nasıl doğduğu, zengin veya fakir ortamı ve de ona yüklenen enerjilerin şekli kaderdir. Ancak, bu geçici olan bir yüklemedir ki, değişmesi veya düzeltilmesi olanaklıdır. Zaten, kader deyince insanları başlangıç ilgilendirmez, sonradan yaşadıkları olaylar bazında deşilir. Peki, kainatsal kadere nasıl inandım? Astrolojiyi yakından tanıyınca! Yaratıcı kainatı yaratırken her elemente değişik enerjiler yüklemiştir. Element denince sadece bildiğimiz maddeler değil,uzaydaki tüm gezegen ve yıldızlar dahildir. İnsanoğlunun anatomisinde maddesel atomlar olduğuna göre dışarıdaki tüm elementlerin enerjilerinden etkilenmesi söz konusudur. Eğer, gezegenler periyodik olarak yörüngelerinde hareket ediyorsa değişik zamanlarda değişik enerjiler gönderecektir. Kimi enerjiler yararlı gelirken, kimileri de konumlarından dolayı zararlı enerjiler gönderecektir. ‘Hayrı ve şerri biz verdik’ ayetinin bana göre gerçekleşmesi böyle olmaktadır. Burada amaç; İnsanoğlunun değişik durumlarda ne yapacağının görülmesidir. Sırasında her şey yolunda gider, sırasında en ummadık yerden şoke eden durumlar yaşanır. Böyle durumlarda insanlara neyi, nasıl yapması öğretiliyorsa da her insan öğrenme imkanına sahip olmadığı gibi, öğrenenler de değişik davranışlarda karşılık veriyorlar. İşte, bu değişik davranışların doğruluğu oranında az dertli bir yaşam sürüyorlar, hedeflerine ulaşıyorlar. Ya diğerleri yaptıkları yanlışlıkların büyüklükleri oranınında zararlara nail oluyorlar. Ancak, yine Kuran’daki surelerden birinde ‘Kötülük yapanların önünü açarım’ diye ayet görünce ateistleri sevindiren bu sözlerin ne olduğunu Allah’ın kusursuz adaletine inanan biri olarak deşmem gerektiğini anladım. Dünyada iyilikler olduğu gibi kötülükler de olmalıydı ki, bu sayede hem mücadele, hem de korunma olmalı, neticede sergilenen davranışların puanları belli olmalıydı. Ki, bazı şerlerin insanoğluna yararını da gözlemledim. Kısaca değindiğim bu derin konunun neticesinde, hedeflerine ulaşanların veya ulaşamayanların kendi kaderlerinden değil kainatsal kaderin etkisinden olduğuna inandım. Bu nedenle araştırma yaparken sadece din kitaplarından değil, astrolojiden de faydalanmanızı salık veririm . Diğer açıklamalarımı da kısmet olursa çıkacak yazınızın sonunda yapmayı (bir şeyler öğrenmeyi hak edenler adına) düşünüyorum.
Merhaba,
Kader konusunda düşüncelerim din adamları ile pek uyuşmaz herhalde. Ben insanın mutlak kaderinin önceden belli olmadığını, insan iradesinin bunu belirlediğine inananlardan biriyim. Evet kader diye bir şey vardır ama yaptığımız seçimler doğrultusunda bunu biz belirleriz. Tanrı (Allah) ise mutlak kaderi bilen tek kişidir. Seçimler, yolda çıkacak engeller ve dahası onun tarafından bilinir. Ama seçim şansını insana bırakmıştır. Benim görüşüm bu şekilde. Elbette araştırmalarım farklı şeyler öğrenmemi sağlarsa düşüncem değişebilir. 🙂