Çirkin olmakla nasıl başa çıkılır?

Çirkin olduğunu mu düşünüyorsun? Yoksa pek çok kez başkalarından çirkin olduğunu mu duydun? Bu durumun berbat bir şey olduğunu biliyorum. Hatta çoğu zaman "Çirkinlikten bıktım." diyeceğini de tahmin ediyorum.

Çirkin olduğunu mu düşünüyorsun? Yoksa pek çok kez başkalarından çirkin olduğunu mu duydun? Bu durumun berbat bir şey olduğunu biliyorum. Hatta çoğu zaman “Çirkinlikten bıktım.” diyeceğini de tahmin ediyorum.

Ama emin ol dünyanın sonu değil. Çirkinlik seni daha çekici bir kişiliğe sahip daha iyi bir insan yapabilir. Güven bana, bunu başarabilirsin. Sadece hayata biraz daha farklı yaklaşmalısın. Bu bir yol ve bu yolda başarılı olacağına inanıyorum. Sana yardımcı olabilmek için buradayım.

1. Dürüst olmalısın

Öncelikle dürüst olmanı istiyorum. Çirkinsen, çirkinsin. Bu kadar basit. İnsanların her ne kadar farklı zevkleri olsa bile aynı fikirde olabileceği nesnel bir güzellik standardı mevcuttur. Araştırmalar “ortalama bir yüze” sahip insanların daha çekici göründüklerini ortaya koyarlar.

Çekici yüzler simetrik olma eğilimindedir. Simetrik bir yüzde sol ve sağ birbirine benzer. İnsanlar sana benzersiz olduğunu söylese bile “çirkinlik” yaklaşımı dolayısıyla dibe doğru gitmen söz konusu olacaktır. Muhtemelen kendine “neden” diye soracaksın.

Standartlara uyum sağlamadığın için kendini çirkin görürsün. Ama kendine neden diye sormayı bir kenara bırakman gerekir. Çünkü bu durum kendini kurban olarak görmen anlamına gelir. Kurban zihniyetini benimsemek ise acı, kızgınlık ve güçsüzlükle sonuçlanan bir durumdur.

Dürüst olalım. Güzel gözükmek için çeşitli şeyler yaparsın ama temelde bir genetik mevzu söz konusudur. Genetik kontrol edemeyeceğin bir şeydir. Bu yüzden çirkinlikle baş etmenin ilk yolu onu kabul etmektir. Ne duruyorsun? Onu kucaklayabilirsin.

2. Kendini kabul etmelisin

Çirkin olmayı kabul ettiğin zaman sadece onu anlamış olmazsın. Aynı zamanda bakış açınla barışık olmayı başarırsın. Kendine tarzına baktığında ailene kızmazsın. Bir kurban gibi davranmazsın. Bunun yerine görünüşün için sorumluluk almaya başlarsın.

Onu kabul etmiş durumda olduğunda zamanını kontrol edebileceğin şeylere harcamaya başlarsın. Sonuçta, nasıl göründüğün konusunda endişelenmenin bir anlamı yoktur. Enerjini daha verimli şeylere harcaman daha sağlıklı olacaktır.

Dikkat önyargısı adı verilen psikolojik bir durum vardır. Aynaya baktığın zaman kusurların öne çıkar. Başkalarına verdiğin dengeli güzellik değerlendirmesini kendine baktığın zaman yapamazsın. Kusurların dikkat çeker ve bir anlamda en önemli şey haline gelir.

Nasıl hissettiğini kabul etmeyi öğrenebilirsen, o zaman kendine büyük bir iyilik yapmış olursun. Sadece görünüşün hakkında endişelenerek zaman kaybetmiş olmazsın. Aynı zamanda kendini kabul ederek kendine olan güvenini beslemiş olursun.

3. Sorumluluk almalısın

Görünüşün yüzünden benlik saygısı sorunlarıyla mücadele ediyorsan bunun sorumluluğunu almalısın. Sorumluk almanın hayatta sahip olabileceğimiz en güçlü özellik olduğunu düşünüyorum. Fiziksel görünüşüne karşı tepki verme konusunda bir sorumluluk almalısın.

Çünkü gerçek olan bellidir. Mutluluğun ve mutsuzluğun, başarıların ve başarısızlıkların ve çok daha fazlası tamamen senin sorumluluğundadır. Sorumluluk almak hayatını değiştirebilecek bir şeydir. Bu fırsatı tepmemen gerekir.

Hayatın her zaman nazik veya adil olmadığının gerçekten farkındayım. Kimse çirkin olmayı seçmez veya kimse benlik saygısı düşük olmayı tercih etmez. Fakat biraz cesaret, dürüstlük ve sorumluluk hayatın bize getirdiği zorlukların üstesinden gelmenin tek yoludur.

4. Bakış açını düzeltmelisin

Çirkinsin, peki şimdi ne olacak? Her gün kendini kötü hissederek mi uyanacaksın. Hadi ama bunu kendine yapamazsın. Sırf televizyondaki insanlar kadar çekici görünmediğin için yapmak istediğin şeyleri yapmaktan kendini alıkoymamalısın.

Günün sonunda yüzün ne kadar çekici veya itici olursa olsun hiçbir şey seni kendi fikirlerinden daha fazla incitemez. Kimse senden daha iyi büyük bir eleştirmen değildir. Çünkü kimse seni senin kadar düşünmez. Bırak, kendini biraz sal ve olmak istediğin şekilde mutlu olmaya çalış.

5. Kıskanmayı bırakmalısın

Bu çok ama çok önemli bir noktadır. Kıskançlık ve haset, yaşamak istemediğin duygular değildir. Mağduriyet zihniyetine yol açan zehirli duygulardır. Hayatın “kurbanlara” pek iyi davranmadığını söylersem sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlamış olursun.

Hızlı yargıların dışında çekici ve güzel olmak sana pek bir şey sunmaz. Aslında güzel insanlar da mutsuz olabilirler. Psikologların yaptığı onlarca araştırmaya göre çekicilik veya güzellik bir mutluluk kaynağı değildir. Öyleyse? Öyleyse, çirkin olmanın dünyanın sonu olmadığını bilmek gerekir.

Instagram gibi ortamlarda güzel insanlar bakarken dünyanın tüm yükünün omuzlarında olduğunu hissetmek çok kolaydır. Bu “hazır bedenler” kendilerini güzel göstermek için çaba gösterirler. Fakat her birinin arka planda farklı dertlerinin olacağını unutmamak gerekir.

6. Uzun vadeli ilişkiye inanmalısın

Kendini ilişkiler için “zor bir hedef” olarak görüyorsan orada dur derim. Çirkin olmayı problem haline getirmişsen muhtemelen flört etme konusunda problemlerin var demektir. Sonuçta çirkin biriyle çıkmayı kim ister ki? Öyle değil mi?

Değil. Bu çok yüzeysel bir varsayımdır. Etrafına baktığın zaman çirkin insanların birçok farklı ilişki yaşadığını görebilirsin. Çünkü konu bir ilişkiye girmeye geldiği zaman görünüş o kadar da önemli değildir. Birisi biriyle çıkmak istediğinde bağlantı ve kişilik daha önemli role sahiptir.

7. Kendini sevmelisin

Ne kadar güzel veya ne kadar çirkin olursan ol kendini sevmek çok önemlidir. Kendini sevmeyi öğrendiğin zaman sadece başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü umursamaktan vazgeçmeyeceksin. Aynı zamanda kendi gelişim şansını da yükseltmiş olacaksın.

Diğer taraftan bu çağda veya bugünlerde kendini sevmek zordur. Neden? Çünkü toplum, başkalarıyla ilişkilerimiz aracılığıyla kendimizi bulmamız için bizi şartlandırır. Nitekim bu yararsız bir standarttır. Buna kendini çok kaptırmanı önermem.

8. Görünüşünü kafaya takmayı bırakmalısın

Bu kolay değil kabul ediyorum. Özellikle görünüşün hayatını olumsuz etkilediğine ikna olduğun zaman bunu yapmak son derece zordur. Ama anlaman gereken bir şey vardır. Hayatını etkileyen şey çirkinliğin değildir. Kendi hakkında hissettiğin şeydir.

Nasıl göründüğün konusunda endişeleniyorsan ve bu durum öz değerini etkiliyorsa bundan kaçış yoktur. Sonunda öyle veya böyle mutsuz olacaksın. Ama nasıl göründüğünü kabul edersen, daha tatmin olursun ve endişelenerek enerjini boşa harcamaktan kurtulursun.

9. Çirkin olmanın avantajlarına alışmalısın

Çirkin olmanın bazı avantajları vardır desem bana inanır mısın? Birazdan hepsinden söz etmiş olacağım. Ama öncelikle bu avantajlar konusunda net olmanı istiyorum. Gerçekten çirkin olmak fark edemediğin kadar farklı avantajları sana getiriyor olabilir.

  • İnsanlar seninle görünüşün için vakit geçirmezler. Güzel insanların dürüst insanlarla tanışma olasılığı çok düşüktür. Çünkü insanlar her zaman onlardan “bir şeyler” almaya çalışırlar. Ancak söz konusu çirkin birisi olduğunda insanlar tamamen kişiliğin için seninle iletişim kurarlar.
  • Nasıl göründüğünü kabul etmeyi öğrenmiş olursun. Çirkin olmayı kabullendiğin zaman enerjini farkı noktalarda farklı şekilde değerlendirme fırsatı elde edersin. En önemlisi dışarıdaki pek çok insandan daha emin, daha güvenli ve daha yüksek işlevli bir insan olmayı başarırsın.
  • Sağlığına daha fazla önem verirsin. Sağlıklı olmanın çirkin olmaktan daha önemli olduğunun farkında olursun. Bu nedenle sadece yüzünü güzelleştirmek yerine vücudunun her yönünü sağlıklı tutmaya özen gösterirsin. Kendine olan güvenini ispat etmek adına kendini olduğundan daha farklı biri olarak göstermek için uğraşmazsın.

Evet, formda, sağlıklı ve temiz olmak önemlidir. Ama nasıl göründüğün konusunda endişelenerek duygusal enerjiyi boşa harcamaya kesinlikle değmez. Bunun tek getirisi mutsuz olmak ve bir anlamda narsistik bir kişiliğe sahip olmaya başlamaktır. İstediğin bu mu? Hiç zannetmiyorum.

Paylaşmaya ne dersin?
Kaan Karadeniz
Kaan Karadeniz

İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünden mezunum. Yazı yazmayı ve araştırma yapmayı seviyorum. Psikolog, terapist, astrolog veya yaşam koçu değilim. Hedefim insanların hayatlarına değer katabilecek bilgileri onlarla buluşturmaktır.

13 Comments

  1. İnsanlar kurban psikolojisinden çıkmalılar.günümüzde yakışıklı insanlar bile kendini geliştirmeliler yoksa sadece yakışıklılık ta bir işe yaramaz.ama yakışıklılar kendini geliştirmese kısa dönem,kendini geliştirse uzun dönemde kazanır.çirkinler bu savaşı kazanamaz.bu yüzden öncelikle çirkin insanlar sevmeyi öğrenmelidir.ben ne çirkin ne yakışıklı biriyim.benim de öğrenmem gerek.kendimizden üstününü değil.bizi kabul edebilecek olanı kendi ayarımızda olanı sevebilmeyi öğrenebilmeliyiz.belki içimiz buruk kalacak bir parça.o parçayı da kendimizi bir şeye adayarak telafi edebilir,ya da unutabiliriz.nietzsche örneğini vermiştim bir önceki yazıda.nietzsche o kadına saplantılıydı.bırakamadı kaç kere ilanı aşk etti.mektuplar yazdı.psikolojiyle,psikanalizle o kadar ilgili olmasına rağmen kendisine bir çözüm sunamadı.kabullenemedi reddedildiğini.bu onun depresyonunu besledi.onu daha kötü hale soktu.keşke vazgeçebilseydi ve mutlu bir hayat yaşayıp mutlu bir şekilde ölebilseydi.o aklını kaybetti ama belki diğer yazarlar,bilim insanları gibi intihar da edebilirdi.bu insanların bu hallere düşmesinin sebebi sadece sevgi değildi.bu insanlar depresyona meyilliydi.diyeceğim o ki,sorun başka.sorun birine açılamamak açılsanızda reddedilmek değil sadece,sorun özgüveninizi ne kırıyorsa onu yok etmek.kendinizi bulmalısınız ilk başta.birçok düşünür bunu yalnızlıkta görür.insan yalnızken kendini öğrenir,kendine tahammül edebilmeyi öğrenir,kendini sevebilmeyi öğrenir.ondan sonrasında birinin sizi sevip sevmemesi,reddedilmek sizi çok ta rahatsız etmez.hayatta yaşayabilmek için başka yollar çizersiniz.kendi değerinizi farkedebilirseniz kendiniz için çabalarsınız.ama eğer sevmeyi öğrenmeyecekseniz de bu intihar eden ünlü insanlar gibi boş bir şey yüzünden ölmeyin.vatan için,inançlıysanız din için,inançsızsanız bilim için veya anlamlı topluma insanlığa faydalı bir şekilde ölün.sistemden çıkın.hayatın sonu mutluya da aynı mutsuza da.mutlunun,sevenin,sevilenin bu zorlu hayatta durmak için bir nedeni var.senin yoksa kendini bir şeye adayarak ölümü bekle.belki bir ağrı kesici olur.yazarak içindeki acıyı dindiren,kendini uyuşturan yazarlar gibi…

    Ama her şeyden önce çabadır önemli olan.çabalayacaksın arayacaksın çözümleri.pes etmeden olabildiğince arayacaksın,çabalayacaksın.çözümler karşına çıkarılacak.”aramakla bulunmaz,ama bulanlar elbet arayanlardır.”bu sözü çok severim.hayatın özeti gibidir benim için.bu yorumları okuyanlarda bu sözü akıllarında bulundursunlar,arasınlar ve gelişmek için çabalasınlar.günün birinde umarım çıkar karşılarına gerçek sorunlarını çözecek olan.

    • Merhaba,

      Söylediklerinizde haklısınız elbette. Bir başka konuda tekrar tartışmak dileğiyle. Konuda söylenebilecek pek fazla şey kalmadı çünkü. Çok ama çok teşekkür ediyorum değerli yorumlarınız için. 🙂

      • Ben de teşekkür ederim 🙂.çok güzel bir tartışmaydı.böyle konuları konuşabilmek çok güzel bir şey.

      • Bir şey sorabilir miyim?bu site size yazılarınız karşılığında para ödüyor mu?öyle bir şey varsa ben de burada yazar olabilirim belki🙂

        • Merhaba,

          Blog bana ait. Yazar alımı yapmıyorum maalesef. Yazdıklarımdan para kazanmıyorum. Sadece reklamlardan site masraflarını karşılıyorum. 🙂

          • Benim de böyle bir hayalim vardı.kendi bloğumu veya sitemi açacaktım.şu an yapamıyorum bu yüzden bir yerlere yazılarımı satmayı düşünüyordum.bu güzel yolculuğunda başarılar.umarım yazıların büyük kitlelere ulaşır 🙂

          • Merhaba,

            Neden yapamıyorsunuz? Blog açmak çok kolay bir şey. Sadece yönetmesi ve popüler hale getirmesi zor diyebilirim. Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için. Umarım bir gün siz de blog yazarı olursunuz ve binlerce kişiye ulaşma fırsatı elde edersiniz. 🙂

  2. Televizyonlarda zenginler hep mutsuz,sorunlarla boğuşurken fakirler fakirlikleriyle mutlu mahalle sevgisi ve dayanışması içinde gösterilir.gerçekler öyle midir?çirkin olmanın avantajı yok.o bizim yaşayabilmek için uydurduğumuz bir şey.çirkinler de bir şekilde yaşamanın yolunu bulacaklar ama hiçbir zaman istedikleri şekilde olmayacak.bunun farkında olarak yaşamak daha doğrudur.sizin amacınız güzel.bir teselli vermek istiyorsunuz.ama insanlara teselliden çok bazen acı gerçeklerin yüzlerine vurulması daha doğru.en azından gerçeği kabullenmek ve devam etmek ya da sistemden çıkabilmek için daha erken davranma şanşları olur.sistemden de intihar gibi boş bir şekilde çıkmasınlar.tavdiyem güzel,topluma faydalı bir amaç uğrunda ölerek çıkıp gitsinler.

    Aklıma hep eski zamanlar geliyor.bir bakıma modern toplumdan iyi yanları varmış.insanlar doğuyorlar.15-16 yaşına kadar kıtlıklardan,salgın hastalıklardan sağ çıkıp hayatta kalabiliyorlarsa evleniyorlar görücü usulü zoruyla.sevip sevmemen umurunda olmuyor.karşındakine kendini kabul ettirme derdin olmuyor.şansına ne çıkarsa:)birkaç sene içinde savaş çıkıyor ve orada ölüyorsun.belki en fazla 25 sene ömrün oluyor.hayat üzerine düşünmen,kariyer yapman,bu kadar çabalaman gerekmiyor.kısa ve anlamlı bir hayat.çirkinsen,arkanda aile gibi bir gücün yoksa,fakirsen evlilik yada başka bir konuda mutsuzsan ama vatanını seviyorsan bir kadın yerine vatanına bağlanıyorsun ve çok sevdiğin vatanın uğrunda ölebiliyorsun.bir mezar taşın bile olmuyor toplu mezarlara gömülüyorsun.bir kahraman(!) olarak devletin adına ölerek ismin sonsuza kadar unutuluyor dünyada.basit,kısa. acı çeksende kısa ömründen dolayı o acının da kısa süreceği bir hayat.endişenin,fakirliğin zaten birkaç seneye vebadan veya savaştan ölürüm düşüncesiyle umursanmadığı bir hayat.insanlar binlerce yıl böyle yaşadılar.bence özümüze dönmeliyiz.ben milliyetçi yada öyle çok vatanperver değilim.kendime daha düzgün bir amaç bulup rahat rahat ölebilirim.olması gereken binlerce yıldır olduğu gibi bu olmalı.

    • Merhaba, yorumunuz için teşekkürler. Yazıda belirttiğim gibi çirkinlik seçebileceğimiz bir olgu değil. Genetik bir miras. Bu mirasla yaşayıp yaşamamak ise bize kalmış bir şey. Çoğu insan kederlenir, hayıflanır veya bunu kafaya takarak ömrünü faydasız şeylerle geçirir. Anlatmak istediğim tamamen bu. Çirkin olan insanların da insan olduğunu unutmamak gerekir. En azından onlardan faydalanmak diğerlerine göre daha zordur. Çünkü karakterlerini ortaya koyarak yaşarlar. Güzel olanın ise zaten güzelliği vardır ve güzel olana yakın olmak için insanlar etraflarında “fır” dönebilirler.

      Televizyon programları ise ayrı bir parantez. Orada sistemsel bazı mesajlar, olgular ve algı yaratma çabası söz konusu. Bu konuya hiç girmiyorum. Tekrardan teşekkür ediyorum yorum için. Benim için iyi bir sohbet oluyor. Umarım sizin için de öyledir. 🙂

      • Benim için de güzel bir sohbet 🙂böyle farklı konuların konuşulabileceği insanları çok seviyorum.
        maslow piramidinden örnek verecek olursak sevgi ve aidiyet hissi çok önemli bir basamak.bunu çevremdeki afganlarda görüyorum.onlar benim bir önceki yorumda bahsettiğim ilkel yaşama benzer bir hayat yaşıyorlar.temel ihtiyaçlarını karşılıyorlar,buraya gelip çalışıyorlar güvenliğini sağlayacak yaşamını düzene oturtacak parayı kazanıyorlar ve aşk,sevgi,evlilik sürekli bunlarla ilgili watsap durumu falan koyuyorlar:)toplumun bizlere verdiği amacı en güzel onlarda gözlemleyebiliyorum.bir Afgan arkadaşım vardı.o ülkesine döndüğünde büyük ihtimalle hemen evlenecek.ikisi için görücü usulü,ya da sadece kız için görücü usulü olarak belki.-onlar sevgiye daha hayvani,cinsel olarak bakıyorlar.oraya göre normal de.yaşadıkları toplum üremek üzerine kurulu.-sonra orada saygınlık kazanmak için çabalayacak.gerekirse silahlarla savaşacak orada adını duyurmak için.talibana ya da orduya girip onbaşı yüzbaşı falan olacak.ölmez de hayatta kalırsa ve önceki basamaklarda elde ettiklerini koruyabilirse belki kendini gerçekleştirecek oranın şartlarına göre.köyünde bilge,sanatla ilgilenen bir dede olacak gelecekte.yani bizdeki de onlardaki gibi olmasa da çok yakın bir hayat çizgisi.ama onlar evlilik konusunu görücü usulü ile halletmişler.toplumları çok kısıtlı.kız evlenmek istemese bile başlık parasıyla kızı alırlar.bizimki kadar dert etmiyorlar ve derin bakmıyorlar.sevgi derin bir konudur oysa ki.

        Çirkinler istediği kadar kariyer yapsalar,güçlü olsalar,kendilerini çok çok fazla geliştirseler de bu onları sadece uzun vadede kullanılabilecek insanlar yapar.zannımca gerçek sevgiyi doğurmaz.çünkü güzel bir kadın kendini geliştirmiş her anlamda zirveye ulaşmış ama çirkin bir erkeği,anlık onu hayatta tutmayacak maddi ihtiyaçlarını karşılamayacak yakışıklı bir erkekle aldatabilirler.aynı şeyi yakışıklı erkekler de yapabilir(ayrımcılığa karşıyım.herkes eşittir).ortada bir aldatma olduğu zaman gerçek sevgiden bahsedebilir miyiz?gerçek aidiyet hissinin olmadığı bir sevgi bu basamağı karşılamaz.bunun sonucunda diğer basamaklara tam anlamıyla çıkılamaz ya da çok zor çıkar.afganlarda aldatma olmaz çünkü toplum çok baskıcıdır.böyle bir şey yaparlarsa yüzlerce insanın içinde kılıçlarla parçalanabilir.adalet anlayışları böyle.onlar için sevgi bence daha çok sex.bizler için de böyle olsaydı,modern toplum olmasaydı hayat daha kolay olurdu.belki adil olmazdı ama daha kolay olurdu.gerçi şu anda çok adil değil…

        Yazıda yazdıklarınız çok doğru şeyler ve her erkek hayatta çabalamalı.ama ne kadar çabalarsak çabalayalım güzel, yakışıklı olmadıktan sonra bir anda bir köşeye atılabiliriz.bu olduktan sonra neden bir kadın hayatta kalabilmesi için ona para getirelim,onu daha iyi koşullarda yaşatmaya çalışalım?gitsin kendi yoluna.gerçekten sevmiyor zaten.amacımız sex değil sevgi.bence sevgi konusuna takılmadan bu hayattan erkenden çıkmak daha mantıklı.çıkamazsak bile kendimizi bir amaca adarız.şairlerin yazarların çoğu sevdiklerine kavuşamamış,depresyon ve üzüntü içindeki insanlardır.bu da kesin çözüm değildir çünkü çoğunun sonu intiharla bitmiştir.kafasını yanan fırına sokarak intihar eden bile vardır.evet kesin çözüm olmasa bile belirli bir vakit daha hayatta kalabilmelerini sağlamıştır.nietzsche ye bakın.o da sevdiğini elde edemiyor.sonra psikolojiye bağlanıyor.gerçi o da en sonunda deliriyor akıl hastahanesi de ölüyor.

        Biraz karamsar gibi görünsemde gerçekçi olmak gerekiyor.çünkü en iyi şey bir şeylerin farkına erkenden varabilmek ve önlem alınabiliyorsa alabilmektir.topum,insanlar acımasızdır.hatayı,eksikliği affetmez.

        • Merhaba,

          Bu değerli yorumun için de teşekkür ederim. Elbette çevre çok önemli bir faktör insanın yaşamında bunu yadırgayamam. Verdiğiniz örnekte görüldüğü üzere farklı bir kültürde büyümüş olmak bile bambaşka bir şey. Fakat konumuzdan sapmayalım. Konumuz çirkinlik ve en önemlisi çirkin olduğu halde hayata tutunma konusunda zorluk yaşayan insanların serzenişleri. Ben serzenişleri doğru bulmuyorum. Güzel ve çirkin arasında elbette her birimiz güzeli tercih etme noktasına geliriz. Ama işte dilim varmıyor ama siz de söylemişsiniz. Güzelin insanı aldatma olasılığı daha yüksek. Bunu varsayım olarak söylemiyorum. Bana göre böyle. Bu nedenle karakteri oturmuş olsun ve varsın güzel olmasın insan derim.

          Önemli olan hayatın bize sunduğu pencereden dışarı kafamızı çıkardığımızda gördüğümüz “ben” kısmıdır. Bu insanlar maalesef kendilerini bir ben olarak görmüyorlar. Sadece yaşamın bir parçası ve gereksiz olan kısmı olarak yorumluyorlar. Ben buna karşı çıkıyorum ve çıkmaya devam edeceğim. Onlara da hayatta yer var. Elbette bunu bulabilmeleri önemli.

  3. Çirkinler ne yapmalı?yaradan tarafından kendilerine üreme hakkının verilmediğini kabul etmeli;etmeli ve hayatlarını anlamlı değerli bir şey uğrunda feda etmeli.erkenden doğal seçilim halkasından çıkmalı.yoksa insanlığa büyük bir amaç gibi gelen aşk,sevgi,evlilik gibi durumları-en azından istedikleri gibi-yaşayamamaktan dolayı boş bir şekilde intihar gibi bir şeyle belki zaten bu seçilim halkasından çıkacaklar.en azından bir işe yaradıklarını hissederek bu dünya sahnesinden insinler.

    Maslowun piramit basamaklarına bakarsak sevgi ve aidiyet üçüncü basamaktır.maslowun hiyerarşisinde bir önceki basamak tam anlamıyla giderilmeden gerçek anlamda diğer basamağa geçilemez.insanlığın nihai hedefi olan kendini gerçekleştirmeyi de bu insanlar üçüncü basamağı tam anlamıyla beceremedikleri için olması gerektiği gibi başaramayacaklar.toplumdan ölüm veya başka bir şekilde çıkmaları geleecek nesiller için daha hayırlıdır.en azından bozuk genetikleri geleceğe geçmez.

    • Merhaba,

      O kadar karamsar bir durum olduğunu düşünmüyorum. Özellikle çirkin olmanın avantajları konusunda pek çok farklı durum var. Enseyi karatmamak lazım. Ben de yakışıklı sayılmam, çirkinim de diyemem ama bu kadar karamsar olmayı kabullenmenin doğru olduğuna inanmıyorum.

Yorum yapıp katkı sağla...