Dünya klasikleri adından anlaşılabileceği gibi herkes tarafından beğeni toplamış ve okunması gereken eserler olarak adlandırılırlar. Bana göre bir eserin dünya klasikleri arasına girmiş olması için elbette bazı kriterlere ihtiyaç vardır.
Kendi kriterlerimi karşılayacak biçimde bir dünya klasikleri listesi oluşturmaya çalıştım. Dünya klasikleri listesi ile amacım özellikle okuma alışkanlığı kazanmak isteyenlere iyi bir kitap önerisi sunmaktır. Okuma alışkanlığı geliştirmek istiyorsan mutlaka klasiklerden başlamalısın.
1. Gurur ve Önyargı
Jane Austen‘ın ilk kez 1813 yılında yayınlanmış bu eseri aşk romanı özelliklerini taşır. Charles Bingley adında zengin bir genç Netherfield Park’ın malikanesini kiralamıştır. Bu haber civar köylerde büyük bir heyecan uyandırır. Özellikle Bennet ailesinin heyecanı daha bir başkadır.
Bennet ailesinde evlenmemiş beş kız vardır. Anneleri, bu durum karşısında son derece mutsuz ve çaresizdir. Bennet ailesi, Bay Bingley ile aynı baloya katılırlar; Bay Bingley baloda çoğu zamanı Jane Bennet ile birlikte geçirir. Ancak Elizabeth Bennet onun kadar şanslı değildir.
2. Karamazov Kardeşler
Fyodor Dostoyevski’nin ilk kez 1879 yılında yayınlanmış bu eseri klasik roman özelliklerini taşımaktadır. Fyodor Pavlovich Karamazov temel endişesi para kazanmak ve genç kadınları baştan çıkarmak olan kaba bir adamdır. İki kez evlenir ve üç oğlu olur. Ama çocuklarıyla ilgilenmek gibi anlayışı yoktur.
Oğullarından biri olan Dimitri, Fyodor Pavlovich’in kasabasına gelir. Ama Fyodor Pavlovich bundan hoşlanmaz. Çünkü eşinin bıraktığı mirasa konmak ister. Dimitri ve Fyodor para için birbirleriyle mücadele etme noktasına gelirler. Anlaşmazlığı çözmek ise Fyodor’un diğer oğlu Ivan’a düşer.
3. 1984
George Orwell’ın ilk kez 1949 yılında yayınlanmış bu eseri distopik roman ve bilim kurgu romanı özelliklerini taşır. Winston Smith, Okyanusya’da yaşayan ve Londra’daki iktidar partisinin bir üyesidir. Winston nereye adım atarsa atsın attığı her adımı takip eden birisi vardır.
Parti Okyanusya’daki her şeyi kontrol edebilme gücüne sahiptir. Halkın tarihinden konuştuğu dile kadar her şey kontrol altındadır. Son dönemde ise bir isyanı önlemek için çeşitli önlemler almaktadır. Muhalif düşüncelere sahip olmanın yasak olduğu bu toplumda farklı olmak mümkün değildir.
4. Jane Eyre
Charlotte Bronte‘ın ilk kez 1847 yılında yayınlanmış bu eseri aş romanı özeliklerini taşır. Onun için hayatın adil olduğu söylenemez. Jane Eyre tüm hislerine kelepçe vurmak zorundadır. Artık zoraki bir evliliğin kıyısındadır ve ilerisi kapkaranlıktır.
Evliliğin iyi olacağına yönelik hiçbir ışık yoktur. Tutkusunu takip edip ilerlerken zaman içerisinde bir köleye dönüştüğünü fark eder. Artık ilerleyeceği nokta çok daha farklıdır. Hislerinin peşinden gitmek ve hayatı istediği gibi yaşamak ister.
5. Monte Kristo Kontu
Alexandre Dumas‘nın ilk kez 1844 yılında yayınlanmış bu eseri tarihi roman özelliklerini taşır. Edmond Dantes henüz on dokuz yaşında hayatı mükemmel denilecek seviyede olan biridir. Bir geminin kaptanı olmak üzeredir ve aynı zamanda güzeller güzeli Mercedes ile nişanlıdır.
Fakat Dantes’nin etrafı kıskançlıkla doludur. Geminin hazinecisi erken yaşta başarıyı yakaladığı için, Fernand Mondego, Mercedes’e aşık olduğu için ve komşusu Caderousse hayatta çok şanslı olduğu için Dantes’yi kıskananlar arasındadır.
6. Suç ve Ceza
Fyodor Dostoyevski‘nin ilk kez 1866 yılında yayınlanmış bu eseri psikolojik roman özelliklerini taşır. Raskolnikov hayatını talihsizlikle açıklamaktan hoşlanmayan biridir. Ama bunu isteyen sadece bir yüzüdür. Öteki yüzünün hayali ise bambaşkadır.
İşlenen cinayetin ardındaki yüz hangisidir? Tüm planları bozacak bir işe giriştiğinde ne yaptığının farkında bile değildir. Baltayla birini öldürmüş ve eşyalarını çalmıştır. Panik onu yapmak istemediği pek çok şeye doğru yönlendirir. Sonunda bir kişiyi daha öldürdüğünde her şey için çok geçtir.
7. Dorian Gray’ın Portresi
Oscar Wilde‘ın ilk kez 1891 yılında yayınlanmış bu eseri psikolojik roman özelliklerini taşır. Londra’daki teyzesinin evinde Dorian Gray tanınmış bir sanatçı olan Basil Halward ile tanışır. Dorian, Basil’in sanatsal hayal gücünü hemen yakalayan kültürlü ve zengin genç bir adamdır.
Basil genellikle onu eski bir Yunan kahramanı olarak tasvir eder. Ancak ilk portre Dorian’ın kendisidir. Basil portreyi arkadaşı Lord Henry Wotton’a gösterir. Lord Henry portrenin bir şaheser olduğunu ifade eder. Dorian atölyeye geldiğinde Basil onu isteksiz bir biçimde Lord Henry ile tanıştırır.
8. Sefiller
Victor Hugo’nun ilk kez 1862 yılında yayınlanmış bu eseri tarihi roman özelliklerini taşır. Jean Valjean bir somun ekmek çalmak suçundan girdiği hapisten tam on dokuz yıl sonra serbest bırakılır. Valjean, Digne kasabasına döndüğünde eski bir mahkum olduğu için kimse ona evini vermek istemez.
Çaresiz kalan Valjean, Digne’nin kibar piskoposu M. Myriel’in kapısını çalar. Myriel, Valjean’a nezaketle davranır ama Valjean onun gümüş eşyalarını çalar. Polis Valjean’ı tutukladığında Myriel gümüş eşyanın bir hediye olduğunu iddia ederek onu korumaya çalışır.
9. Üç Silahşor
Üç Silahşor esasında Kral 13. Louis, Kraliçe Anne, Kardinal Richelieu ve Buckhingam Dükü arasında gelişen olayları konu alır. Hikayenin merkezinde bir silahşor olmayı isteyen d’Artagnan vardır. Bu göreve layık görebilmesi için Kaptan Monsieur de Treville ondan becerilerini ispat etmesini ister.
Kraliçe Anne hayatının en büyük hatasını yapıp iki elmas künyeyi Buckingam’ın düküne verir. Dük kendi ülkesine döndüğünde onu geri almanın tek yolu silahşor takımına güvenmektir. Aramis, Athos, Porthos ve d’Artagnan bu gizli görev için görevlendirilir.
10. Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık Yalnızlık Buendia ailesinin hikayesini anlatır. Yaşanan tüm olaylar bir hayal ürünü olan Macondo kasabasında geçer. Romanın ilk kısmında Jose Arcadio Buendia, eşi Ursula ve Macondo’ya sürekli icatlar getiren Melquiades’in hikayesine yer verilir.
Hayatın eski hali ile yeni hali arasındaki farklılık bir mücadeledir. Geleneksel ve modern arasındaki çatışmanın her birisi yeni şeyler öğretir. Buendia ailesi çöküşün kıyısına kadar geldiğinde geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin ayrılmazlığı kendini gösterir.
11. Savaş ve Barış
Leo Tolstoy‘un ilk kez 1867 yılında yayınlanmış bu eseri tarihi roman özelliklerini taşır. Napolyon savaşlarla elde ettiği büyük başarısını sürdürürken Batı Avrupa’nın neredeyse tamamını ele geçirmiştir. Sıra Doğu Avrupa’ya doğru yönelmeye gelmiştir.
Napolyon’un hedefi Rusya’ya saldırıp burayı ele geçirmektir. Rus birlikleri Napolyon karşısında direnmeye çalışan Avusturya birliklerine katılır. Pierre, Andrew, Mary, Nicholas ve Natasha ideallerinin peşinden gitmek için çaba gösterirler. Ancak bu savaş herkesin hayatını değiştirir.
12. Anna Karenina
Lev Tolstoy‘un ilk kez 1877 yılında yayınlanmış bu eseri aşk romanı özelliklerini taşır. Oblonsky ailesi zina yüzünden paramparça olmuştur. Dolly kocasını bir başkasıyla yakalar ve onu ayrılmakla tehdit eder. Kocası biraz pişmanlık duysa bile asıl şaşkınlığıyla başa çıkmak zorundadır.
Stiva’nın kız kardeşi Anna Karenina ara buluculuk yapmak için Oblonsky ailesinin yanına gelir. Attığı adımlar ve söyledikleriyle Stiva ve Dolly’yi uzlaşma aşamasına kadar getirir. Kendisi ise bir asker olan Alexei Vronsky’nin aşk kıskacındadır.
13. Hamlet
William Shakespeare‘in ilk kez 1609 yılında yayınlanmış bu eseri trajedi ve drama oyunu özelliklerini taşır. Babasının cinayetinin ardından intikam almak için yola çıkan genç adam her seferinde işini geciktirir. Genç adam, daha kararlı ve kibar bir genç adamla olan bir savaşta hayatını kaybeder.
Oyun daha çok psikolojik doğruluk ve karmaşıklığı ile öne çıkar. Oyunun bu denli büyük bir yer edinmesi insanın bozulabilirliği ve fiziksel yaşamın geçici doğası ile ilgili düşüncelerle birleşen, öncü karakterin kararsız zihinsel durumunun tasavvuru ve tasviridir.
14. Küçük Prens
Antonie de Saint-Exupery‘nin ilk kez 1943 yılında yayınlanmış bu eseri çocuk romanı özelliklerini taşır. Bir uçak pilotu Sahra Çölü üzerinde kaza yapar. Kaza uçağına zarar verir ve pilot çok az yiyecekle hayat mücadelesi vermeye başlar. Aniden ortaya küçük sarışın bir çocuk çıkar.
Çocuk pilottan bir koyun çizmesini ister. İkili arkadaş olurlar. Pilot, küçük prensin Astreoid 352 dediği ama insanların Astreoid B-612 olarak bildiği bir gezegenden bahsedir. Küçük prens gezegenini bakımını üstlenir. Kötü tohumların büyümesini engellerken bir gül filizlenir ve prens ona aşık olur.
15. Bülbülü Öldürmek
Harper Lee‘nin ilk kez 1960 yılında yayınlanmış bu eseri dramatik roman özelliklerini taşır. Scout Finch için en büyük zorluk hayatı anlamaktır. Çünkü ne yapsa başarılı olamaz. Tam şansının yaver gittiğini düşündüğü anda kötülüklerle karşı karşıya kalır.
Kötülük insanlığın doğasına hakim durumdadır. Zaman hızlıca akıp geçerken Finch insanlara ve insanlığa olan inancını kaybetmeye başlar. Artık her şeyden umudunu kesmesi an meselesidir. Buna rağmen insanlık adına direnmeye devam eder.
16. Akıl ve Tutku
Akıl ve Tutku, Jane Austen tarafından kaleme alınmış bir aşk romanıdır. Hikayesi üçüncü şahıs gözünden anlatılmıştır. Bu romanın konusu kadınlık, toplum, aşk, aile, evlilik, zenginlik, hayal ve umuttur. Romanın içerisinde hepsini harmanlanmış bir biçimde bulursun.
Willoughby ortaya çıkar çıkmaz Marrianne aşık olur. Karşı konulamaz tutku zaman içerisinde etkisini artırır. İki kız kardeşten çok daha aktif olan Marrianne’nin gölgesinde kalan Elinor ise kendi düşüncelerinin ve işlerinin Marrianne’in kontrolünde ve arzusunda olduğunu düşünmeye başlar.
17. Emma
Emma, Jane Austen tarafından kaleme alınmış bir aşk romanıdır. Yazarın tüm romanları gibi, Emma da kur yapmayı ve sosyal davranışları içerir. Kitabın çoğunluğu evlilik sorusuna odaklanır. Kim kiminle evlenecek? Hangi nedenlerle evlenecek? Aşk, pratiklik ve zorunluluktan hangisi gerçek olacak?
Emma Woodhouse güzelliği ve zekasıyla tanınır. Küçük Highbury köyünde biraz heba olduğunu söylemek mümkündür. Fakat kendisi çöpçatanlık becerisiyle gurur duymaktadır. Yaşıtları gibi evlenmeye özel bir ihtiyaç duymamaktadır. Çünkü serveti kendiliğinden var olmuştur.
18. Dracula
Bram Stoker’ın ilk kez 1897 yılında yayınlanmış bu eseri korku romanı ve fantastik roman özelliklerini taşır. Genç bir adam olan Jonathan Harker bir iş gezisi için Transilvanya’ya gitmek zorunda kalır. Burada Kont Dracula adını taşıyan Transilvanyalı bir soyluya eşlik edecektir. Korkutucu olsa bile başlangıçta Kont’un cömertliği ve zekası tarafından büyülenmiş durumdadır.
Yavaş yavaş Dracula’nın kalesinde bir mahkum olduğunu ve onun Londra’nın kalabalık kitlelerini avlamayı planlayan şeytani bir varlık olduğunu fark eder. Dracula onu üç dişi vampirin elinde ölüme terk eder. Ancak Jonathan son derece umutsuz olsa dahi bir kaçış girişiminde bulunur. Bu onun son çırpınışlarıdır ama denemekten başka çaresi yoktur.
19. İlahi Komedya
Dante Alighieri‘nin ilk kez 1320 yılında yayınlanmış bu eseri epik şiir kitabı özelliklerini taşır. Bu devasa çalışma Cehennem, Araf ve Cennet isimli üç bölümden oluşur. Her bölümde Tanrı ile yüz yüze buluşmak için yolculuğa çıkan bir hacının yolculuğu anlatılır.
Mesaj olduğunca açıktır. Dante bu eserini ölümünden sonra ruhların durumu olarak özetlemiştir. Eser daha çok sembolik düzeyde çalışır. Hedef ise okuyucunun evrendeki yerini daha iyi anlaması ve bir sonraki hayatta, ölümden sonra başlayan hayata hazırlanması olmuştur.
20. İkna
İkna, Jane Austen tarafından kaleme alınmış bir davranış romanıdır. Hikayesi üçüncü şahıs gözünden anlatılmıştır. Bu romanın konusu sınıf farklılığı ve sosyal hareketlilik, ikna, ebeveynler, ayrı dünyalar ve değişimdir.
Kaptan Wentworth, Anne’in yaşadığı yere geri döner. Ancak onunla ilgilenmek yerine Louisa Musgrove ile ilgilenmeye başlar. Kaptan Wentworth ve Anne birbiriyle konuşmak yerine sürekli kendileriyle konuşurlar. Birbirinden uzak durmaya çalışırlar ama duygular kaderin ağını örerler.
21. Rüzgar Gibi Geçti
Margaret Mitchell’in ilk kez 1936 yılında yayınlanmış bu eseri aşk romanı ve tarihi roman özelliklerini taşır. Scarlet O’Hara kendisine sayısız talihli olmasına rağmen o Ashley Wilkes’la evlenme arzusuna sahiptir. Bir gün, Ashley’in Atlanta’dan gelen kuzeniyle nişanlandığını öğrendiğinde planını devreye sokar.
Scarlett bir mangal partisi sırasında Ashley’e duygularını itiraf eder. Ashley, Melanie ona benzediği için onunla evlenmeyi kabul ettiğini ve Scarlett ile kendisinin bambaşka insanlar olduğunu ifade eder. Scarlett, Ashley’e bir tokat atar ve oradan uzaklaşır. Ama yalnız olmadığını fark eder.
22. Usta ile Margarita
Mikhail Bulgakov tarafından yazılmış Stalin dönemini anlatan bu roman kendi topraklarında uzun bir süre yasaklı kitaplar listesinde kalmıştır. Şeytanın Moskova halkının arasına karışması sonucunda insan ile şeytanı bir karşılaştırmaya tabi tutan roman en sonunda ise insanın kendi yaşantısını sorgulamasına neden olur.
Rus edebiyatının klasikleri arasında yer alan bu roman maalesef kolay okunabilir eserlerden birisi değildir. Aslında Rus edebiyatının genel yapısıyla örtüşen bu durum bu eserde daha belirgindir. Her şeyi anlamak ve özümsemek için sayfaları tekrar tekrar okumak gerekebilir.
23. Yeraltından Notlar
Fyodor Dostoyevski’nin bu romanında yeraltı adamı kendini bize tanıtır. Hasta ve kindar birisi olduğunu söyler. Devlet memuruydu, onu görmeye gelen dilekçe sahiplerine işkence yapmıştır. Bununla birlikte bir anda fikrini değiştirir ve kindar değil kindar biri olmak istediğini söyler.
Doğası gereği herhangi bir karaktere sahip değildir. Çok kültürlü olduğu için bilincinin aşırı gelişmiş olduğundan söz eder. Tüm eylemlerimizin doğa kanunları tarafından belirlendiğini iddia eder. Bir anlamda determinizm doktrinini kabul etmiş durumdadır ve başkalarına kabul ettirmek ister.
24. Gülün Adı
Oldukça zengin bir İtalyan manastırı olan Fransiskanlar aykırı düşüncelere sahiptirler. Baskerville’den William olayı araştırmak için yola çıkar. Görevini layıkıyla yerine getirmek isterken yaşanan yedi ölüm olayları bambaşka noktaya taşır ve William dedektifliğe soyunur.
William kısa süre içerisinde ölümlerin ardındaki izleri takip etmeye başlar. Çeşitli kanıtlar bularak sırları açığa çıkarır. Gizli sembollerin ardındaki anlamları çözerek gerçekleştirilen cinayetlerin karanlıkla ve geceyle bağlantılı olduğu sonucu varır.
25. Siddhartha
Hermann Hesse’in ilk kez 1922 yılında yayınlanmış bu eseri klasik roman özelliklerini taşır. Bir Brahman’ın oğlu olan Siddhartha, babasıyla antik Hindistan’da yaşıyor. Köydeki herkes Siddhartha’nın babası gibi başarılı bir Brahman olması bekleniyor.
Dinin tüm ritüellerini yerine getirir. Dinin ona mutluluk ve huzur getirmesi için söylenilen her şeyi yapar. Buna rağmen bir şeyin eksik olduğunu düşünür. Babası ve diğer yaşlılar hala aydınlanmayı başarmış değildirler. Siddhartha, onlarla birlikte kalmanın sahip olduğu soruları çözmeyeceğine inanıyor.