İlkokul 1. sınıf öğrencilerinin (7 yaş) okuma alışkanlığı kazanmaları için en doğru yaşlardan birinde olduklarını unutmamalısın. Bu nedenle bir ebeveyn olarak onu en doğru kitaplarla tanıştırma yoluna gitmelisin. Böylece okumayı sevmesini sağlayabilirsin.
Elbette her şey okumayı sevmesiyle sınırlı kalmayacak. Kitap okumasını sağlayarak onun zihinsel gelişimine katkı sağlamış olacaksın. Bir anne veya baba olarak daha başka ne isteyebilirsin ki? Ayrıca burada sunmuş olduğum önerilerin ilkokul 1. sınıflara özel olduğunu unutmamalısın.
1. Küçük Kara Balık
Balık nine yüzlerce yavru balığa masal anlatmaya başlar. Bir zamanlar küçük bir kara balık varmış. Bu kara balık yaşadığı yerden çok ama çok sıkılmış. Bu yüzden yeni yerler görmek için çok heyecanlıymış. Bu isteği etrafta duyuldukça diğer balıklar onu dışlamaya başlamışlar.
Kara balık bir gün akıntıya kapılır ve uzaklara doğru yol alır. Kurbağalarla karşılaşır ama kurbağalar ondan korkarlar. Kertenkele ile karşılaşır; kertenkele ona yardım eder. Kara balık etrafı gördükçe merakı daha bir artar ve gördüklerini sorgulayarak fikirler üretmeye başlar.
2. Değirmenci ile Baykuş
Masmavi çarşaf gibi bir denizin ortasında küçücük bir adada yaşayan yaşlı bir değirmenci vardır. Değirmenci adanın bir kıyısında, hayalini kurduğu deniz feneri ise adanın öteki kıyısındadır. Gece olunca deniz fenerinin ışığını izlemek en büyük keyiflerinden biriydi.
Günün birinde değirmenin arkasına doğru gider. Amacı odun almaktır ama karşılaştığı şey bambaşka bir şeydir. Gördüğü bir çift sarı ışık yaralı bir baykuşun gözleriydi. Baykuş onun en iyi arkadaşı olacak ve artık gecelerini aydınlatacaktır.
3. Yavru Aslan
Sarı ile kırmızının bir başka hikayesi. O gün Galatasaray’ın maçı vardır. Takımın sembolü olan baba aslan, çocuğu yavru aslanı maça götürür. Yavru aslan futbol ile ilk kez tanışacaktır. Görüp izlediklerinden çok etkilenir ve sportmence bir mücadele için patilerini sıvar.
Yavru aslan harekete geçmeden önce yapması gereken çok şey vardır. Baba aslan onun önce takımla tanışması gerektiğini düşünür. Onu hem kendi takımının oyuncularıyla hem de diğer çocuklarla tanıştırır. Ama asıl tanışması gereken kişiler ise taraftarlardır.
4. Afacan Resimler
Lodolinda mutlu olduğu zamanlarda kelebek resimleri yapan küçük bir kızdır. Fakat onun kızgın olduğu zamana denk gelmek istemezsin. Kızgın olduğunda öfkeli boğalar ve korsan gemileri çizer. Onu kesinlikle öfkelendirmek istemezsin.
Günün birinde bir tanıdığın oğlu Federiko ile evde baş başa kalırlar. Federiko yaramaz bir çocuktur. Evdeki balıkları alıp bulaşık makinesinin içine koymaya kalkışır. Mutlu Lodolinda, öfkeli Lodolinda’ya dönüşür. Sinirli kahramanın ne yapacağı ise resimlerde gizlidir.
5. Köstebek Kuki
Köstebek Kuki, hani bir an şeytana uydu derler ya öyle bir ana denk gelir. Yapmadığı yaramazlık, etmediği afacanlık kalmaz. Önce Kurbağa Kurbiş’in yeni giysisine çamur bulaştırır. Sonra Sincap Zıp Zıp’ın topladığı cevizleri tekmeleyip dağıtır.
Sadece bununla sınırlı kalmaz. Bin bir güçlükle tepeye ulaşmayı başaran Kaplumbağa Topik’i gerisi geri aşağı doğru yuvarlar. Köstebek Kuki o gün çok eğlenir ama ertesi gün pişmanlık kendini gösterir. Arkadaşlarına yaptıkları aklına gelince çok kalp kırdığını anlar.
6. Pof Kuyruk
Meraklı olmak acaba nasıl bir şeydir? Ne işe yarar ve en önemlisi başa ne gibi belalar açar? Kesinlikle bunu en iyi bilen kişi Pof Kuyruk olmalıdır. Meraklı mı meraklı bir sincap olan bu arkadaş hemen hemen her şeye burnunu sokmasıyla ünlüdür.
Bir gün bu merakının bedeli ağır olur. Güzel pof kuyruğunu kaybetmek zorunda kalır. Artık hem adı hem neşesi ortadan kaybolmuştur. Adı bir anda Kuyruksuz olarak değişiverir. Bu duruma bir çözüm bulmak gerektiğini düşünür ve hemen harekete geçer.
7. Kral Patpat İçin Bir Lolipop
Kral Patpat için düş vakti! Büyük kralın en büyük hayali dünyadaki tüm tatlara aynı anda sahip olan bir lolipopa sahip olmaktır. Bunun için tüm imkanları seferber etmeye hazırdır. Ama önce ufak sorunları ortadan kaldırması gerekir ve aklına dahiyane bir fikir gelir.
Kral Patpat ülkesini bir lolipop krallığına dönüştürmeye karar verir. Bunun için bulduğu fikir ise çok eğlencelidir. Bir fabrika açacak ve bir yarışma düzenleyecektir. Kralın hayali nihayet yerine gelmek üzeredir ama gerçekten bunu başarabilecek midir?
8. Uçan Salı
Hayaller ile gerçekler bazen iç içe geçerler. Neyin gerçek neyin ise hayal olduğunu anlayamazsın. Sibel’in isteği bir hayaldir. Çünkü o tüm kuşlar gibi uçmak ister. Hayal ile gerçeği bir arada yaşamaya alışkın olduğundan bunun günün birinde gerçekleşeceğinden emindir.
Bir gün annesi ve ikiz kardeşleriyle birlikte pazara giderler. Evet şimdiki durakları meşhur Salı pazarıdır. Aldığı simitleri bileğine geçirirken birden ortadan kaybolduğunu anlar. Pazar kalabalığının içerisinde annesini kaybeder.
9. Boşboğaz Fred
Bazen insan bile dilini tutmakta zorlanır. Boşboğaz Fred’in başına gelen tam olarak budur. O küçük dilini tutmayı bir türlü beceremez. Her önüne gelenle alay ede ede artık arkadaşsız kalmak üzeredir. Boşboğazlığı başına büyük bir bela olmuştur.
Belki bir çözümü vardır öyle değil mi? Belki birisi ona yardım edebilir. Boşboğaz bir karga olmaktan ise başkasından yardım istemek çok daha doğru bir davranıştır. Evet, birisi ona yardım edecektir ama bulacağı yardım Fred’in hoşuna gidecek midir?
10. Küçük Sırlar
Sıla’nın yaptığını kim yapabilir ki? Güneş’in arkasından gitme demese bile geri dön demeyi başaracak birisidir o. Gündelik hayatında sahip olduğu sırlarla tüm evrenin sırlarını bir araya getirecek kadar şanslıdır. Peki bu nasıl olacaktır?
Sıla bir gün Güneş’i çağırırken Venüs ile karşı karşıya gelecektir. Gezegenlerin kraliçesi karşısında ne yapacağını şaşırır. Venüs ise bir bir anlatmaya başlar. Yaşadığı onca şey, gördüğü onca şey vardır. Sıla artık evrenin kafa karıştırıcı sırlarının arasındadır.
11. Tekerlekli Çocuk
Şu yetenekli çocuk da kim? Raymond olabilir mi? Ama onun neden ayakları yok? Evet ayakları yok ama tekerlekleri var. Günün birinde kendisine bu soruyu sorar. Hiçbir işime yaramayacaksa neden tekerleklerim var diye düşünür.
Ama Barlume sirkinde gösteriyi benzersiz kılan özel insanlar vardır. Uçan adamlar, elektrikli kızlar, yunus kadınlar ve göbeksiz erkekler gibi. Bunların arasında en dikkat çekici olan ise tekerlekli çocuktur. Fakat şimdilik o bunun farkında değildir.
12. Akbaba Okula Gidiyor
Meraklı olan asla pes etmez! Okul nedir? Akbaba okulun ne olduğunu kesinlikle bilmiyor. Ama onun ne olduğunu öğrenme konusunda çok ısrarcı. En azından kalem ve kitap ile ilgili bir şeyler olduğunu tahmin ediyor. Öyleyse okula gitme vakti mi?
Okula gitmek o kadar kolay değil. Her şeyi hazır olsa bile öğretmen onu içeri almayı kabul etmez. Sonuçta o bir akbabadır, çocuk değildir. Fakat akbaba pes edecek değildir. Bir yolunu bulup mutlaka okula girecektir. Bu konuda arkadaşları ona yardım etmeye hazırdır.
13. Akkuzu Karakuzu
Oyun oynamaya hazır mısın? Bir beyaz kuzu ile kara kuzunun oyun hikayesine ne dersin? Ama onlar farklı renkteler? Ne önemi var ki? Mavi, kırmızı, beyaz veya siyah… Aslında hiç önemi yok. Oyun arkadaşın sevimli ve cana yakın biriyse gerisini unut gitsin.
Beyaz koyunlardan oluşan sürünün tek kara kuzusu o. Çok mutsuz çünkü hiçbiri onu oyuna kabul etmezler. Bir gün kara kuzuların olduğu bir sürüde dışlanmış beyaz kuzu ile karşılaştığında yalnız olmadığını anlar. Birlikte hayallerini kurdukları sürüyü aramaya başlarlar.
14. Minik Ayı Vadu Arkadaş Arıyor
Oyun meraklısı bir ayıyla başa çıkmak kolay değildir. Dadu bugüne kadar Vadu’nun en iyi arkadaşıydı. Her zaman oyun oynarlar ve birlikte hoş vakit geçirirlerdi. Ama ne olduysa birden Vadu ondan vazgeçti ve kendine yeni bir arkadaş aramaya başladı.
Vadu’nun problemi belliydi. Dadu’yla geçirdiği vakitler artık onu yormuştu. Başka bir arkadaş, yeni bir keşif peşindeydi. Bunun için ormanın derinliklerine doğru ilerledi, ilerledi. Akşam olmadan geri dönmesi gerektiğini unuturcasına arayışının peşine kapılıp gitti.
15. Soğuktan Korkmayan Tek Kuş
Riki tam anlamıyla kabusu yaşıyordu. Soğuk bir türlü gitmek bilmiyor, kış uzadıkça uzuyordu. O yıl kış hiç bitmemişti. İlkbahar, yaz, sonbahar derken hiçbiri kendini göstermemiş, hep kış ortalıklarda olmuştu. Sonunda Riki’nin sabrı fazlasıyla tükendi.
Riki, kışla konuşmak için dünyanın en soğuk kentine gitmeye karar verir. Yola çıktıktan bir sonra sonra oraya varır. Ama buradaki tek canlı soğuğu pek de umursamayan bir kuştur. Riki kışı bulmak için öncelikle bu kuşun tuhaf oyunlarıyla başa çıkmak zorundadır.
16. Sıçrayan Sercan
Sercan’a neler oluyor öyle? Bir türlü sıçramasını durduramıyor. Acaba ona yardım edecek birileri yok mu? Elbette vardır neden olmasın ki? Sıçrayıp duran Sercan’ı birisi artık yerinde tutmayı başarabilmeli. Bu kolay bir görev gibi durmuyor. Peki bu nasıl oldu?
Sercan’ın amcası ona özel zıplayan fasulyeleri yememesini söylemesine rağmen Sercan çok fazla direnemedi. Onları hemen ağzına aittir. Kısa süre sonra bacakları karıncalanmaya başladı. Tahmin edilebileceği gibi sıçramaya başladı.
17. Piraye’nin Bir Günü
Onların hikayesi bambaşka. Küçük bir kız ile bir eşeğin dostluğu nasıl olabilir ki? Bazen hayatımızda her gün aynıymış gibi gelir. Buna rağmen çok ufak bile olsa çeşitli farklılıklar vardır. Bazıları bizim için önemli olaylardır.
İşte günlerden bir gün böyle bir gün gelir. Bu gün Piraye için sıradan bir gün ama eşek için bambaşka bir gündür. Eşek ilk defa kendi halinden anlayan birini bulmuştur. Üstelik Piraye ile aynı dili bile konuşmuyordur. Eşek bu günün hiç bitmemesini ister.
18. Zuzu ile Uykucu Baykuş
Zuzu çok güzel hayaller kuran ve genelde kurduğu hayaller gerçek olan mutlu bir çocuktur. Fakat ne olursa olsun mutluluğun dikensiz bir gül bahçesi olmadığının farkındadır. Karşısına çıkan sorunlar karşısında her zaman dik durmasını bilir.
Zuzu bu sefer bir hayvan olmayı hayal eder. Öncesinde hangi hayvan olmak istediğine karar veremez. Sonunda baykuş olmak istediğini anlar. Ormana gidip baykuş arkadaşlarını bulduğunda burada uykucu baykuş ile tanışır. Artık yeni hedefi uykucu arkadaşını geceleri ayakta tutmaktır.
19. Karaböcü: Hoş Geldi
Nisan’ın kaderi biraz farklıdır. Bambaşka bir yere taşınmışlardır. Taşındıkları için okulunu değiştirmek zorunda kalmıştır. Artık hiç arkadaşı yoktur. Bir gün sokakta simsiyah bir kedi yavrusu bulur. Sevimli yavru kedi, Nisan’ın her söylediğini anlıyor gibidir.
Nisan yavru kediyi gizlice eve sokar ve onu bir güzel temizleyip paklar. Bu sırada kedinin bir takım sıra dışı farklı özelliklere sahip olduğunu fark eder. Anne babası ise Nisan’a sürpriz yapmak için ona beyaz bir yavru kedi armağan ederler. Nisan artık bir seçim yapmak zorundadır.
20. Bulutunu Arayan Su Damlası
Ayşe’nin tırtıl ile tanıştıktan sonra onu büyütmesi Ayşe için büyük bir şeydi. Tırtıl kelebek oldu, ömrünü yaşadı ve şimdi ölmek üzere. Ayşe çok üzüldü; gözünden bir damla yaş geldi. Gözünden akan yaşın onun yeni arkadaşı olacağını kim bilebilirdi ki?
Bu su damlasıyla bulutların üzerinde dört farklı mevsime doğru yolculuk ediliyor. Her mevsimi detaylı bir şekilde inceleyebiliyor ve görebiliyoruz. Kuşların ve yaprakların mevsimden mevsime değişimini seyrediyoruz. Ayşe için büyük olan bu macerada ona eşlik etmeyi ihmal etmiyoruz.
21. Değnek Adam
Değnek Adam, ailesiyle birlikte mutlu ve mesut bir hayat yaşıyordu. Bir sabah biraz hava almak istedi. Bunun başına büyük işler açacağını nereden bilebilirdi ki? Hava almak için dışarı çıkınca bir anlamda başına gelmeyen kalmadı.
Değnek Adam soy ağacındaki günleri bir daha görebilecek miydi? Yürüyüşe çıktığında bir köpek tarafından kapılacağını bilemezdi. Sonra bir kızın onu alacağını ve bir kuğu tarafından bulunacağını nereden bilebilirdi ki? Tüm bu aksiliklerin ötesinde Değnek Adam evine dönebilecek mi?
22. Ben Çocukken: Maskeli Şenlik
Büyük bir yazar olsan bile bazen yaramazlıkların ile meşhur bir isim olabilirsin. Carlo Collodi, Pinokyo isimli eserin yazarıdır ve Ben Çocukken kısmında kendi çocukluğunda yapmış olduğu yaramazlıkları eğlenceli bir dille anlatır.
Maskeli Şenlik bambaşka bir öyküdür. Üstlerine birer kostüm uydurarak maskeli baloya katılmak isteyen Cesare ve iki kardeşinin öyküsüdür. En güzel maskeye büyük ödül verileceği için herkes çok titizdir. Fakat bu üç kafadan en güzel maskeyi bulabilmek için biraz uğraşmalıdırlar.
23. Aklını Arayan Çocuk
Damla, Emre, Senem, Çağlar, Görkem, Pınar ve Berk, hepsi aslında sıradan çocuklar. Aileleriyle vakit geçiriyorlar. Arkadaşlarıyla macera dolu günler geçiriyorlar. Biten her günün ardından kendileri ve çevreleri hakkında yepyeni şeyler öğreniyorlar.
Şimdilerde ise akıllarına takılan sorulara cevap bulmakla meşguller. Akıllarına neler neler geliyor bir bilsen şaşarsın. Yalan söyledikten sonra ne olacağını merak etmek ve rengarenk dondurmaları görünce bakakalmak gibi bir dizi durumla karşı karşıyalar. Sen olsan ne yapardın?
24. Soru Balonları
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzaklarda bir yerde minik bir gezegen varmış. Bu gezegenin içinde yaşayan çocuklar ise dile kolay çok ama çok meraklılarmış. Her şeyi merak ediyorlar ve her şeyi soruyorlarmış.
Sabah uyandıklarında yaptıkları ilk şey soru sormak olurmuş. Akşam olup uyanana kadar bilmedikleri her şeyi araştırmaya çalışırlarmış. Bilmedikleri bir şeyler kalmasın diye uğraşır ve çabalarken çok yorulurlar ama yılmadan araştırmaya ve sormaya devam ederlermiş.
25. Ormanın Başkanı
Ormanın başkanı kimdir? Başkan yöneten kişi midir? Başkan yöneten kişiyse ve ormanda emirleri Aslan veriyorsa başkan Aslan olmalıdır. Peki hiç giysisi olmayan bir başkan gördün mü? Bir başkan her zaman seçkin giysilerle dolaşmalıdır.
Seçkin giysiler fikri Aslan’ın kulağına gider. Bunun üzerine giyinmeye karar verir. Önce bir kravat dener, sonrasında bi şapka, sonrasında bir ceket ve bir saat. Başkan olarak orman halkına giyinmeyi zorunlu hale getirince ortalıkta yönetilecek kimse kalmaz.
26. Bayan Kaz ve Çikolatalı Pasta
Bu lezzetli koku da nereden geliyor? Nefis bir çikolata kokusu ortalığa yayılıyordu. Anlaşılan tüm bu kokunun sebebi Bayan Kaz’ın yaptığı nefis çikolata pastaydı. Öyleyse tadına bakmak lazımdı öyle değil mi? En azından bir dilim.
Bayan Kaz bizimle aynı fikirde değil. Çünkü pastası çoktan çalındı bile! Bayan Kaz sinirlenerek pasta hırsızının peşine düşmeye karar verir. Çikolatalı ayak izleri onu bir yere kadar götürecektir. Ama tüm bu hırsız polis macerası beklediğinden çok daha zorlu olacaktır.
27. Rüzgarın Üzerindeki Şehir
Bir zamanlar çalışkan ve mutlu insanların yaşadığı bir kasaba varmış. Bir akşam kuvvetli mi kuvvetli bir rüzgar esmeye başlamış. Bu rüzgar önüne gelen her şeyi savuruyormuş. İşlerinden gelen insanları kadın erkek, yaşlı genç demeden her biri rüzgara kapılmış.
Rüzgar o kadar şiddetli esiyormuş ki yere çakılacağını düşünen insanlar bağrışmaya başlamışlar. Fakat insanlar rüzgardan hiç düşmemişler. Bu rüzgarın onlara bir armağanı olmuş. Her birisi rüzgarın üstünde dolaşarak dünyayı turlamışlar.
28. Kirpi Masalı
Mor bir kirpinin dünyanın kaderini değiştireceğini söylesem inanır mısın? Bu dünyada değiştiriyor. Yaşanan doğa olayları sonrasında büyük bir kuraklık ile boğuşan ülkede uzun zamandır tek bir damla yağmur dahi yağmamış durumdadır.
Yağmur yağmadığı gibi susuzluk büyük bir sıkıntı haline gelmiş durumdadır. Hayvanlar perişan haldedirler. Derken mor kirpi ortaya çıkar. Yaşanılan tüm bu sıkıntılara karşı çözüm onun dikenlerinde gizlidir. Hayvanlar hayatta kalmayı başarabilecek midir?
29. Tembeller Orkestrası
Çocukluk bambaşka bir şeydir. Yıllar geçse bile o dönemde yaşananlar eğer güçlü anılar ise akıllardan gitmez. Onun çocukluk anıları ise müzik dolu olmuştur. Unutmamıştır; unutmadığı gibi hikayeleştirme konusunda adım atmıştır.
Kendisinin dediği gibi yıllar birbirini izlemiştir. Her birisi bir köşeye dağılmıştır. Kimisi yurtta kalmış, kimisi yurt dışına gitmiştir. Kimisi okulu bırakmış, kimisi babasıyla çalışmayı tercih etmiştir. Fakat müzik aşığı tembeller orkestrası birbirini hiç unutmamıştır.