Kişisel gelişimini önemsiyorsan ilk yapman gereken şey hayata bakış açını değiştirmektir. Adım adım ilerlemeli ve olumlu düşünme alışkanlığına sahip olmalısın. Zaman geçtikçe bu konuda daha iyi duruma gelebilirsin. Olumlu ve yapıcı kalmak daha iyi bir şeyler yapmak için çabalamaya devam etmeni sağlar.
Olumlu düşünmek öğrenilebilir bir şey mi? Olumlu düşünmenin yararları hakkında muhtemelen bir iki bir şey duymuşsundur. Araştırmalar, olumlu düşünen kişilerin stresle başa çıkmada çok daha avantajlı olduğunu gösterir. Olumlu olmak veya olumlu düşünmek istiyorsan harekete geçmek için çaba göstermelisin.
Olumsuz bir durumda iyimser bakış açısı bulmalısın
Daha olumlu bir bakış açısı geliştirmenin en basit ama en etkili yollarından biri mümkün olduğunca yardımcı durumlardan yararlanmaktır. Olumsuz bir durum ile karşılaştığında kendine basit sorular sormaya çalışmalısın. Örneğin, tembel davranmaya başladıysan, bir hata yaptıysan, bir konuda başarısız olduysan veya artık ilerlemeyi başaramıyorsan kendine aşağıdaki gibi sorular sormalısın:
- Bu durumla ilgili olumlu veya iyi olan bir şey var mı?
- Bu durumdan elde edebileceğim fırsatlar nelerdir?
- Bu durumu daha farklı bir biçimde nasıl değerlendiririm?
Bunu yapmak, kendin için zor olan anlarda hayat kurtarıcı olacaktır. Çünkü bu tür zamanlarda büyük olasılıkla kendine işlerin nasıl daha kötüye gideceğini falan hatırlatmış olursun. Burada püf noktası ise yukarıdaki soruları her zorlukta kullanmamaktır. Önce ortaya çıkan düşünce ve duyguları işlemek için kendine biraz zaman tanımalısın.
Bunun temel sebebi ise bulunduğun durumun karmaşık bir yapıda olabilecek olmasıdır. Bir duygusal kargaşa içerisinde olduğun zaman sağlıklı düşünemezsin. Dolayısıyla söz konusu soruların hepsi ya boşa sorulmuş olur ya da sorulara vereceğin cevaplar gerçeklikten uzak olur. Olumlu düşünmek konusunda kendini zorlaman yersizdir. Çünkü bu işe yaramayacaktır.
Olumlu bir ortamda yaşamalısın
Zamanını birlikte geçirmeye çalıştığın kişiler, izlediğin programlar, takip ettiğin kanallar, okuduğun kitaplar veya dergiler gibi hemen hemen her şey hayatına öyle veya böyle çeşitli katkılar sunarlar. Bunların tamamı diğer insanların sana baktığı zaman gördükleri kişiyi şekillendirecek detaylardır. Olumlu kalabilmek için yaşamında seni destekleyen etkenlerin olması şarttır.
Obsesif kompulsif bozukluk rahatsızlığının (ileri derecede) pençesinde olan biri olarak, olumlu düşünmek için çevrenin çok önemli olduğunu samimiyetle söyleyebilirim. Örneğin, bu rahatsızlık etrafımda ne kadar fazla olumsuz insan veya durum varsa kendini gösterme konusunda epey bir inatçıdır. Dolayısıyla çevremi sürekli kontrol ederek olumsuz insanlardan/yayınlardan uzak durmam benim için olmazsa olmaz durumlardan biri.
Olumlu kalabilmek için etrafındaki hemen hemen her şeyin zihnine neler bağışladığını göz önünde bulundurman gerekir. İnan bana bu hayatın için çok ama çok değerli bir adım olacaktır. Ne olursa olsun etrafında yüzü gülen, seni destekleyen, olumlu yaklaşan ve yüzünü güldürmeyi başarabilen insanlar olmalıdır. Bunu başarmak için kendine şu soruları sorabilirsin:
- Birlikte zaman geçirdiğim en olumsuz 3 kişi kim?
- Zaman harcadığım en olumsuz 3 televizyon programı/kanalı veya YouTube kanalı nedir?
- Zaman harcadığım en olumsuz 3 yazılı bilgi kaynağı nedir?
Cevapları etraflıca düşünmelisin. Her iki soruya verdiğin cevaplardan birer tanesini seçmelisin. Bir sonraki hafta onlarla daha az vakit geçirmeye çalışmalısın. Bunun hayatında büyük bir farklılık yaratacağından emin olabilirsin. Ayrıca, hayatında boşluk hissetmeye başlarsan uzak durduğun bu durumları olumlu bir insan ve olumlu bir kaynak ile değiştirmeyi denemelisin.
Yavaş hareket etmelisin
Olumlu düşünmek için hızlı hareket etmeye çalışırsan tökezleyerek düşersin. Çok hızlı gittiğin zaman çok hızlı bir şekilde düşünmeye, konuşmaya, yemek yemeye, kısacası çok hızlı bir şekilde hareket etmeye başlarsın. Bunu yaptığın zaman işlerin pek beklediğin gibi gitmeyeceğinden emin olabilirsin. Deneyimlemek istersen kendin de deneyebilirsin.
Hızlı hareket etmek maalesef stres oluşturan bir durumdur. Hemen hemen her şey hakkında olumsuz düşünceler ortaya çıkmaya başlar ve kendi kişisel gücünün azaldığını hissedersin. Bu seni ister istemez bir çıkmaz sokağa doğru yönlendirir. Ancak yavaşlamayı düşünürsen zihnin ve bedenin sakinleşir. Daha iyimser ve daha yapıcı bakış açısını kullanarak olumlu kalmayı başarabilirsin.
Pireyi deve yapmamalısın
Pireyi deve yapmak deyimi çok hoşuma gider. Çünkü pek çok durumu izah etmek için mükemmel bir deyimdir. Elde ettiğin olumlu bakış açısını kaybetmek çok ama çok kolaydır. Özellikle stres ile boğuştuğun zaman ve çok hızlı hareket etmeye çalıştığın zaman bu durumla karşılaşırsın. Ufacık bir şeyi çok büyük bir probleme dönüştürmen söz konusu olur. Bu tip durumlarda Henrik Edberg‘in önerilerini takip edebilirsin:
- Durmalısın. Zihnine dur mesajını göndermelisin. Küçük şeyler bir anda büyük bir probleme dönüştükleri zaman söz konusu yolu takip etmeyeceğini açık bir biçimde kendine söylemelisin.
- Nefes almalısın. Düşünceleri durdurduktan sonra yapman gereken oturmak ve nefes almaktır. Karnından nefes alarak zihnini ve vücudunu sakinleştirmeye çalışmalısın. Bir veya iki dakika boyunca nefes egzersizi yapmak iyi gelecektir.
- Tekrar odaklanmalısın. Pireyi deva yapma girişimini bir başkasıyla paylaşarak bakış açını revize edebilirsin. Tek yapman gereken söz konusu düşüncenin dışarı çıkmasını sağlamaktır. Alternatif olarak, “5 hafta içerisinde bu durum önemli olacak mı?” sorusunu kendine sorarak yeniden odaklanmalısın.
Bunları yaptığın zaman daha sakin olursun ve büyütmeye çalıştığın problemin aslında o kadar büyük olmadığını fark edersin. Bu kendine yapabileceğin en önemli iyiliklerden biridir. Kolayca ortadan kaldırılabilecek veya yok sayılabilecek bir problemi kocaman bir engele dönüştürmekten kurtulmuş olursun. Bir başka ifadeyle gereksiz strese kış kış demeyi başarırsın.
Belirsiz korkulara dikkat etmelisin
Bazen kendini çok şanslı hissedersin. Bu tür durumlarda sana yabancı gelen ve alışkın olduğun rutinin dışında kalan bir şeyler yapmaya çalışabilirsin. İşte bu belirsizliğe doğru adım atmaktır. Ancak, bu belirsizliğin insana bahşettiği tehlikeli olabilecek bir durum vardır. Buna belirsiz korkular adı verilir. Korktuğun için bir şey yapamazsın. Örneğin, hoşlandığın bir kıza çıkma teklifi etmek istediğinde seni durduran şey bu korkudur.
Bir anda birçok şeyi tuzak olarak görmeye başlarsın. Belirsiz korkuların içerisinde kaybolursun ve harekete geçmeyi her seferinde ertelersin. Böylece aklının korku tarafından ele geçirilmesine neden olursun. Zihninin içerisinde bir dizi kabus senaryosu oluşur. Şüphe her şeyi ele geçirir. Sonuç olarak ne yapacağını bilemez ve sürekli aynı şeyleri düşünmeye başlarsın.
Bu tür durumlarda yapman gereken “Olabilecek en kötü şey nedir?” sorusunu aklına getirmektir. Bunu düşündüğün zaman bir şeyleri yapıp yapamayacağını anlamaya başlarsın. Gerçekçi olduğun için neyin ne olduğunu daha rahat görürsün. Olabilecek en kötü şeyin oluşturduğun kabus senaryoları kadar kötü olmadığını fark edersin. Böylece kendini şanslı hissettiğinde daha rahat hareket edebilirsin.
Başkasının hayatına değer katmalısın
Ne ekersen onu biçersin dememişler boşuna. Başkasının hayatına olumlu bir dokunuş yaparsan olumlu bir geri dönüş elde edersin. Ama bu her zaman, herkeste işe yarayan bir değildir. Sen ne kadar insanların hayatına değer katmaya çalışırsan çalış onlardan elde edeceğin geri dönüşümün her zaman olumlu olma ihtimali yoktur.
Ne olursa olsun dış dünyayla paylaştığın şeyler çok önemlidir. İnsanlara kattığın değer ve onlara davranış şeklin geri alacağın şeydir. Şimdi başkalarına nasıl davrandığını düşünmeye başlayabilirsin. Çünkü bu durum aynı zamanda kendine nasıl davrandığını ve kendini nasıl düşündüğünü gösteren bir durumdur. Peki ne yapmalısın? İnsanlara değer vermeli ve olumlu katkılar sağlamalısın:
- Yardım edebilirsin. Birinin bir şey taşırken zorlandığını görürsen elini uzatıp ona yardım etmeyi deneyebilirsin. Birinin bilgiye ihtiyacı varsa ona istediği bilgiyi sunmaya çalışabilirsin. Bir blog oluşturabilir ve diğer insanların hayatına değer katacak paylaşımlar yapabilirsin.
- Onları dinleyebilirsin. Bazen insanlar doğrudan yardım istemezler. Çünkü bunu yaptıkları zaman kendilerini zayıf hissederler. Tek istedikleri şey sadece birisinin orada olması ve bir süre onları dinlemesidir. Bu konuda gönüllü olmayı düşünebilirsin.
- Ruh halini iyileştirmeyi deneyebilirsin. Uygun zaman olduğunda gülümsemek yeterli olacaktır. Bir arkadaşınla takılırken iç karartan ve insanı karamsarlığa sürükleyen müzikler dinlemeye çalışmamalısın. Arkadaşınla film izleyeceksen dram dolu filmlerden uzak durmayı deneyebilirsin. En kötü ihtimalle kötü bir gün geçirmiş arkadaşını cesaretlendirmek için sorumluluk alabilirsin.
Kişisel sağlığını önemsemelisin
Bunun gayet açık olduğunu düşünüyorum. Ancak elbette daha detaylı bilgi vereceğim. Kişisel sağlığını önemsemek demek kişisel bakımına, yediklerine ve içtiklerine, uykuna ve hareket düzenine dikkat etmen anlamına gelir. Bunları başarabilirsen karamsar ve olumsuz düşünceler için kolay lokma olmaktan çıkmış olursun.
Karnın tok olduğu zaman daha net ve daha iyimser olursun. Egzersiz yaparak vücudunu fit tuttuğun zaman çok daha olumlu bir bakış açısıyla hareket edersin. Bu tür alışkanlıkların pek çoğunun sıkıcı olacağı bir gerçektir. Fakat onları uygulayış ve takip ediş biçimini farklılaştırmayı başarırsan hayatına büyük bir etki yapmalarını sağlayabilirsin.
Sağlıklı eleştirilere açık olmalısın
İnsanın sahip olduğu en yaygın korkulardan biri sence nedir? Bu soru karşısında aklına pek çok şey gelebilir. Fakat doğruyu söylemek gerekirse insanın sahip olduğu en yaygın korkulardan biri eleştiri korkusudur. Çünkü eleştiri, insanları hayatta yapmak istediklerini gerçekleştirme konusunda durdurabilen bir etkendir. Eleştiri, reddedilmek ve olumsuz düşüncelerle karşılaşmak can acıtıcı olabilir.
Ancak bir şeyler yapmaya çalışıyorsan ve bunu en detaylı bir biçimde gerçekleştirmek için uğraşan biriysen eleştiri kaçınılmaz bir şeydir. Burada temel durum sağlıklı eleştirilere açık olmak ve gerisini boş vermektir. Bunu yaparak korkunu azaltabilir ve eleştirilerin çok daha az can yakıcı olmasını sağlayabilirsin. Sağlıklı eleştirilere kapıyı aralarken şu şekilde bir yaklaşım geliştirebilirsin:
- Hemen cevap vermemelisin. Sinirlendiğin zaman veya keçileri kaçırdığın zaman cevap vermeden önce biraz sakinleşmeyi düşünmelisin. Sana gelen mesajı yanıtlamadan önce onu işlemek için en az birkaç defa derin nefes alarak kendine biraz zaman tanımalısın.
- Eleştiriyi dinlemelisin. Eleştiri karşısında açık ve net olmalısın. Söz konusu eleştirinin sana nasıl değer katacağını düşünmelisin. Bu eleştiriden neler öğrenebileceğini düşünmeye başlamalısın. En önemlisi, duymak istemediğin bir şey olmasına rağmen karşındaki kişiye yardımcı olabileceğin bir şeyin olup olmadığını düşünmelisin.
- Eleştiriyi her zaman üzerine almamalısın. Bazı eleştiriler sana katkı sağlarlar. Bazıları ise saldırı niteliği taşırlar. Birisi öfkeli bir biçimde bir eleştiri yapmaya çalıştıysa iyi bir gün geçirmemiş olabileceğini aklına getirmelisin. Bu tür eleştirileri görmezden gelebilirsin.
- Eleştiriye cevap vermelisin. Sana gelen her eleştiriye cevap vermeye çalışmalısın. Ancak bunu yaparken seviyeli davranmaya özen göstermelisin. Bir önceki adımda “eleştirileri görmezden gelebilirsin” demiştim. Örneğin, bu tür saldırı niteliği taşıyan bir eleştiriyle karşılaştığında basit bir teşekkür ile ona en uygun cevabı vermiş olursun.
Derinlerdeki tortuları temizlemelisin
Ne kadar olumlu olmaya çalışırsan çalış zihninde veya kalbinde kalan ufacık bir tortu tekrardan olumsuz düşünmeye başlamanı sağlayacak etkiye sahiptir. Dolayısıyla derinlerde kalmış bu tortuları temizlemek için çaba göstermelisin. Bunu gerçekleştirmek için yapabileceğin birçok farklı şey vardır ama en çok işe yarayanlar aşağıda yer alan iki adımdır.
- Tortuların dışarı çıkmasına izin vermelisin. Bir konunun gün yüzüne çıkmasını sağlamak için onu kendine yakın hissettiğin biriyle konuşmalısın. Böylece onun gerçekte ne olduğunu daha net görebilir ve daha sağlıklı bir bakış açısı edinebilirsin.
- Benlik saygını iyileştirmeye çalışmalısın. Daha güçlü bir benlik saygısına sahip olman durumunda pek çok işi daha kolay bir biçimde halledebilirsin. Benlik saygın yüksek olduğu zaman kendi iç dünyanda yer alan olumsuzların daha küçük problemlere dönüşmesini sağlayabilirsin.
Güne sağlıklı başlangıç yapmalısın
Bir güne nasıl başlarsan günün devamı öyle olacaktır. Bu yüzden sabahları nasıl geçirdiğine dikkat etmen gerekir. Sabahları maksimum hızla hareket etmeye çalışırsan aklındaki sıkıntılarda kaybolman söz konusu olacaktır. Bu kısa süre içerisinde stresin ön plana çıkmasına neden olacaktır. Sonuç olarak güç kaybedecek ve olumsuz düşüncelerin artış gösterecektir.
Öte yandan, güne yavaş hareket ederek başlarsan tam tersi bir etkiye sahip olabilirsin. Ailenle veya eşinle moral verici bir sohbet yaparak güne başlamayı düşünebilirsin. Ayrıca kahvaltıda veya otobüs yolculuğunda ilham verici ve yararlı şeyler okumaya veya dinlemeye çalışabilirsin. Tüm bunlar bütün gününün olumlu geçmesi konusunda sana katkı yapabilecektir.
Gününü dikkatlice geçirmelisin
Birçoğumuz maalesef bu konuda ciddi hatalar yapıyoruz. Gün içerisinde o güne odaklanmak yerine sürekli ya geçmişi ya da geleceği düşünüyoruz. Bu olumlu duygulara erişmek ve neler yapabileceğini kestirebilmek için elindeki bütün fırsatları kaybetmen anlamına gelir. Bunun yerine o güne odaklanmalı ve o gün içerisinde neler yapabileceğini düşünmelisin.
Geçmişte veya gelecekte kaybolduğunda gereksiz yere çok zaman harcamış olursun. Endişeler tıpkı suyun üstünde oluşan baloncuklar gibi çıkmaya başlarlar. Geçmişte gelen başarısızlar ve hatalar zihninde tekrar tekrar oynatılır. Sonuç olarak büyük bir olumsuzluğa ve karamsarlığa yelken açmış olursun. Bu nedenle bulunduğun anla bağlantı kurmaya çalışmalısın.
Bulunduğun anla bağlantı kurmanın ve tüm dikkatini toparlamanın en basit yolu tam şu anda etrafında olup bitenlere tüm duyuların ile odaklanmaktır. Bakmalı, duymalı, koklamalı, dokunmalı ve hissetmelisin. Cildine yansıyan güneşin yakıcılığını, yağan yağmurun getirdiği huzuru veya soğuk rüzgarın hissettirdiği o hafif acıyı hissetmelisin. Bunun önemsiz görebilirsin ama anı yaşamak istiyorsan takip edebileceğin en basit yoldur.
Şükretme alışkanlığına sahip olmalısın
Her gün birkaç dakikanı ayırıp bakış açını olumlu düşünme biçimine doğru çevirdiğin için minnettar olduğun birkaç şey yazmaya çalışmalısın. Bunun çok komik ve basit olduğunu düşünebilirsin. En başında ben de öyle düşünüyordum. Ancak şükretmenin gücüyle tanıştıktan sonra yanıldığımı anladım. Üstelik bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. Örneğin, Darius Foroux da aynı şeyleri ifade ediyor.
Bir kez şükretmeye başladığın zaman hayatını daha iyi bir şekilde kontrol etmeye başlarsın. Bir şeyden minnettar olduğun zaman bunu dile getirmek oldukça önemlidir. Bunu basit notlarla kolayca yapabilirsin. Şükretmek seni sakinleştirecektir. Her ne olursa olsun, bulunduğun durum neyi gösterirse göstersin içerisinde şükredecek bir şeyler aramalısın.
Bir şeyleri kişisel algılamaktan kaçınmalısın
Bu hatayı zaman zaman her birimiz yaparız. Birisi bir şey söylediğinde onu hemen kişisel düzeyde algılar, işler ve sonucunda “Bunu söylediğine inanamıyorum!” diye veryansın ederiz. Bu doğru bir davranış değildir. Çünkü yaptığımız şey aslında söylenen veya yapılan şeyi genelleştirmekten başka bir şey değildir. Bazı insanlar bu şekilde davrandıklarının farkında bile değildirler.
Gerçekten iyi bir hayat yaşamak ve olumlu düşünmek istiyorsan her şeyi kişisel algılamaktan olabildiğince kaçınmalısın. Sağlığın, ailen, sevgilin ve kariyerin gibi şeylerin hayatta çok daha önemli olduğunu kabul etmelisin. Bunları pek ilgilendirmeye durumları pek dert etmene değmeyecektir. Dolayısıyla genelleştirme ile söylenenleri veya yapılanları üzerine almak gibi bir hataya imza atmamalısın.
Gelişime odaklanmalısın
Hayatın her zaman güzel olmadığı doğrudur. Biz insanlar, kötü zamanların üzerinde fazla durmaya meyilli varlıklarız. Bir gerileme veya olumsuzluk yaşarsak onu zihnimizde hemen büyütürüz. Daha önce belirttiğim “pireyi deva yapmak” durumunu hatırladın mı? İşte bu bizim en can alıcı alışkanlıklarımızdan biridir. Elbette bunu aşmanın çeşitli yolları vardır.
Gerçekten karşılaştığın durum şimdiye kadar karşılaştığın en kötü şey olabilir mi? Hiç zannetmiyorum. Çünkü her zaman iyinin daha iyisi ve kötünün daha kötüsü vardır. Senin odaklanman gereken durum ise hayatını iyileştirmek için kişisel gelişimine odaklanmaktır. Kendini geliştirmek kolay bir görev değildir. Bunu yapabilmek için ilk olarak şu an yaşadığın anın biraz sonra geride kalacak olduğunu bilmendir.
Bunun anlamı aslında çok basittir. Hayatını iyileştirmek için her zaman bir şansa sahip olursun. Zamanını ve enerjini bu yönde kullanmalısın. Sadece bir saniye için üzülmeyi kenara bırakmalı ve hayatını geliştirmek için neler yapabileceğine odaklanmayı düşünmelisin. Bunun ne olduğu önemli değildir. Kitap okumak, duş almak, tıraş olmak, blog açmak, hedefler belirlemek vb. hemen hemen birçok şey olabilecektir.
Kendini kötü hissettiğin zaman yine bu tür şeylere başvurmayı düşünebilirsin. Çünkü mesele bu değil. Şu an bu yazıyı yazarken aklımda kaç tilkinin veya kaç tazının sağa sola koşturduğunu bilmiyorum bile. Zaman zaman kendimi zayıf hissettiğim oluyor. Ancak kelimeden kelimeye geçerken zihinsel olarak kendimi daha iyi hissettiğim için yazmaya devam edebiliyorum.
Daha önce bahsettim. Obsesif kompulsif bozukluk ile başım gerçekten dertte. Her gün nasıl iyileşeceğimi düşünüyorum. İyileşemezsem bunun nereye kadar gideceğini anlamaya çalışıyorum. Araştırıyorum, okuyorum, notlar alıyorum ve denemeler yapıyorum. Ama ne olursa olsun hayatta daha kötüsünün olabileceğini biliyorum. Bu nedenle sorun yerine soruna çözüm bulmak için çaba göstermeyi tercih ediyorum.
Problemleri fırsat olarak görmelisin
Hepimizin problemleri var. Ancak, olumlu bir kişiyi karamsar bir kişiden ayıran en önemli şey olumlu insanın zorluklara karşı yaklaşımıdır. Kötü bir patronunun olduğunu düşünelim. Bunu yönetme becerini kullanmanın iyi bir yolu olarak değerlendirebilirsin. Önünde yapılacak çok şey varsa onları ortadan kaldırabilmek için üretkenliğini geliştirmeyi deneyebilirsin. Bu senin için bir fırsat olacaktır.
Kendini kötü durumların içerisinde bulursan mizaha sığınabilirsin. Zor zamanlar geçirdiğin zaman kendini güldürecek bir şeyler arayabilirsin. İçinde bulunduğun kötü durum hakkında bir şaka bulmak ruh halini aydınlatacak ve daha parlak tarafa odaklanma konusunda sana yardımcı olacaktır. Bu önüne çıkan problemleri daha iyi değerlendirmek için sana çeşitli fırsatlar sunacaktır.
Olumlu noktalara odaklanmalısın
Yukarıda bahsetmiş olduklarımı uygulamayı başarabilirsen olumlu düşünme konusunda kendini en iyi noktaya getirmiş olursun. Bu noktadan sonra bir şeyler yaşandığında artık olumlu noktalara odaklanma becerisine sahip olman gerekir. Bunun için zihnini eğitmen mümkündür. Resme büyük bir pencereden bakmak yerine resmin küçük parçalarına odaklanmayı öğrenmelisin.
Bu noktada Jude Paler‘ın söylediklerine kulak vermek mümkün olabilir. Örneğin, her ne kadar çekilir çile olmasa bile trafikte sıkışıp kaldığını düşünelim. Gerçekten çok kötü bir şey olduğunu kabul ediyorum. Peki o an en sevdiğin şarkı çalarsa? O şarkıyı tekrar tekrar dinleme fırsatı elde edeceğinin farkında olman önemlidir. Olumlu düşünmeyi başaran bir insan ile diğerlerinin arasındaki en büyük farklılık bu tür çıkarımlardır.
Merhaba öncelikle paylaşımlarınız eğitici olduğu kadar bilgilendirici olduğunu düşünüyorum bu katkılarınızdan dolayı başarılarınızın devamını diliyorum her sabahın bir aydınlığı diyerek insanlara umut ışığı oluyorsunuz her bir paylaşımınız la çok şeyler öğrenirken siz gençlerin bilgileriyle yazılarınızı severek takip ediyorum öğrenmeni yaşı yok derken kendimi geliştirerek yol alırken huzur mutluluğa merhaba hayat diyorum daha çok okumak için kendimi yeniliyorum bu katkılarınızdan dolayı teşekkürle okumaya devam derken sağlık huzur mutluluk bizimle olan umutluluk her şey gönlünüzce olsun güzel yarınlara hep birlikte siz paylaştıkça bizler okumaya devam Kaan bey ellerinize gönlünüze sağlık…
Merhaba,
Çok teşekkür ediyorum düşünceleriniz için. Paylaşım yapmaya devam edeceğim elbette. Umarım hepsinden en iyi şekilde faydalanma şansı bulursunuz. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir hayat diliyorum. 🙂